vadi

listen to the pronunciation of vadi
التركية - الإنجليزية
valley

Silicon Valley is not my hometown. - Benim memleketim Silikon Vadisi değil.

The valley was twenty miles wide. - Vadi yirmi mil genişliğinde.

dale

A gust of wind blew Curdken's hat away, and he had to chase it over hill and dale. - Bir rüzgar esintisi Curdken'in şapkasını uçurdu, ve o onu tepe ve vadinin üzerinde kovalamak zorunda kaldı.

(g. afr.) kloof
canyon
(Askeri) bottom of hill
vale
clough
subject, topic
coombe
gorge
sense, tenor, line
dell
wadi, wady, waddy
coomb
glen

That glen was beautiful on a calm day. - O vadi sakin bir günde güzeldi.

valley koyak
combe
valen
col

The valley of the Colosseum is enclosed by a number of hills. - Kolezyum vadisi birkaç tepe ile çevrilidir.

If it snows on the mountain, it is cold in the valley. - Eğer dağda kar yağarsa, vadide hava soğuktur.

gulch
{i} bottom
vadi buzulu
valley glacier
vadi gölü
valley lake
vadi meltemi
valley breeze
vadi rüzgârı
valley wind
vadi tabanı
valley bottom
vadi yerlisi
dalesman
dar ve derin vadi
ravine
derin vadi
canon
derin vadi
deep valley
vadiler
dales
U vadi
U valley, trough valley
V vadi
V valley
birinci derece vadi
(Çevre) first order valley
dar vadi
glen
enine vadi
(Coğrafya) cross valley
enine vadi
(Coğrafya) transverse valley
genç vadi
young valley
korulu derin vadi
dene
kuru vadi
arroyo
kuru vadi
dry valley
kör vadi
blind valley
olgun vadi
mature valley
sel sularının açtığı vadi
couloir
çıkmaz vadi
blind valley
التركية - التركية
İki dağ arasındaki geçit, koyak: "Vadinin hemen kıyı başında idi ve çevresinde beş karaltı vardı."- T. Buğra
Koyak
Alan, yol, tarz: "... münakaşa kızışınca lakırtıyı hemen meslek bakımından çok zararlı bir vadiye, yani şahsiyata sürüklediklerini hatırlarız."- B. Felek
Alan, yol, tarz
Akarsuyun içinde aktığı, kaynaktan ağıza doğru sürekli inişi bulunan arazi türünü tanımlamak için kullanılan ve bir kaç kilometre ya da binlerce kilometrekare genişliğinde olabilen coğrafi alan
İki dağ arasındaki geçit, koyak
(Osmanlı Dönemi) İYALET
VADİ
(Osmanlı Dönemi) Yol, tarz, usül
VADİ
(Osmanlı Dönemi) İki dağ arasındaki uzun çukur. Dere. Bir nehrin aktığı yer. Nehir yatağı
VADİ
(Osmanlı Dönemi) Saha
Vâdiler
(Osmanlı Dönemi) MEHAVİ
vadi
المفضلات