Tom has known Mary a long time.
- Tom uzun zamandır Mary'yi tanıyor.
Tom hasn't written a letter in a long time.
- Tom uzun zamandır bir mektup yazmadı.
This is the very camera I've wanted for a long time.
- Uzun zamandır istediğim fotoğraf makinesi budur.
This word has been in my notebook for a long time.
- Bu kelime uzun zamandır not defterimde.
What I really needed was to spend a bit of time with my best mates Tom and Mary, who I've known for ages.
- Gerçekten ihtiyacım olan şey, uzun zamandır tanıdığım en iyi arkadaşlarım Tom ve Mary ile biraz zaman geçirmekti.
We've been waiting for this for ages.
- Uzun zamandır bunu bekliyoruz.
The well has long since dried up.
- Kuyu uzun zamandır kurudu.
It's been so long since I've been here.
- Çok uzun zamandır buradayım.
I've been working here for yonks.
It's been ages since I saw you last.
- Seni son gördüğümden beri uzun zaman oldu.
This part of the tune needs some real skill. It took me ages to learn how to play it on the piano.
- Bestenin bu bölümünün biraz gerçek beceriye ihtiyacı var.Bunun piyanoda nasıl çalınacağını öğrenmek uzun zamanımı aldı.
Without oxygen, all animals would have disappeared long ago.
- Oksijensiz bütün hayvanlar uzun zaman önce gözden kaybolurdu.
It's been a long time since I visited my grandmother.
- Büyükannemi ziyaret edeli uzun zaman oldu.
A long time ago, there was a bridge here.
- Uzun zaman önce, burada bir köprü vardı.
Tom hasn't written a letter in a long time.
- Tom uzun zamandır bir mektup yazmadı.