utandırıcı

listen to the pronunciation of utandırıcı
التركية - الإنجليزية
embarrassing

We thought the situation would be embarrassing. - Durumun utandırıcı olacağını zannettik.

This is, without a doubt, an embarrassing situation for me. - Bu, şüphesiz ki, benim için utandırıcı bir durum.

disgraceful

Their behavior was disgraceful. - Onların davranışları utandırıcıydı.

shameful, disgraceful
{s} shameful
indecorous
opprobrious
inglorious
awkward
utandırıcı bir şekilde
embarrassingly
التركية - التركية
Utanma duygusuna yol açan, utanç veren
UTANDIRICI
Utanma duygusuna yol açan, utanç veren: "Çirkin olan iskele binası ve etrafı idi; çirkinden de fena, utandırıcı bir adilikte idi."- R. H. Karay