Müzik, hayatımın önemli bir parçasıdır.
 - Music is an important part of my life.
Anne pastayı üç parçaya böldü.
 - Mother divided the cake into three parts.
Bu teori üç kısımdan oluşur.
 - This theory consists of three parts.
Tayland'da ülkenin bazı kısımları pirinç yetiştirmek için şimdiden aşırı kuru hale geldi.
 - In Thailand it has already become too dry to grow rice in some parts of the country.
Polis onu suçun bir taraftarı olarak görüyordu.
 - The police regarded him as a party to the crime.
Parti Mac tarafından organize edildi.
 - The party was organized by Mac.
Bu yol deprem sonucu kısmen yıkıldı.
 - This road was partly destroyed in consequence of the earthquake.
Üzgünüm. Ben bunun için kısmen sorumluyum.
 - I'm sorry. I'm partly responsible for it.
Yarın arkadaşım için doğum günü partisi vereceğim.
 - I'm going to give a birthday party for my friend tomorrow.
Yarın partiye gelecekmisin?
 - Will you come to the party tomorrow?
Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum.
 - I try to do my part to help the community.
Tom zaten görevini yaptı.
 - Tom has already done his part.
Yandaki ev biraz gürültülü. Onların parti yapıp yapmadıklarını merak ediyorum.
 - The house next door is a bit loud. I wonder if they're throwing a party.
Japonca öğrenmenin zor yanı nedir?
 - What is the hard part of learning Japanese?
Ölüm bizi ayırana kadar iyi ve kötü günde seni seveceğim.
 - I will love you for better for worse till death us do part.
Parti için sandalyeler ayırtıldı.
 - The seats were reserved for the party.
Niçin ayrılmak istediğine dair fikrim yok.
 - I have no idea why you want to part with that.
Kimsenin partiden ayrılmak için acelesi yoktu.
 - No one was in a hurry to leave the party.