undertake a journey or trip

listen to the pronunciation of undertake a journey or trip
الإنجليزية - التركية

تعريف undertake a journey or trip في الإنجليزية التركية القاموس.

journey
{i} seyahat

Gerard de Nerval Doğuya Seyahat'i yazdı. - Gérard de Nerval wrote Journey to the East.

Hayat bir seyahate benzer. - Life is like a journey.

journey
{i} yolculuk

Ne keyifli bir yolculuk yaptık! - What a pleasant journey we had!

O, Paris'e bir yolculuk yaptı. - He made a journey to Paris.

journey
{i} gezi

Gezinin amacı, büyükanneyi ziyaret etmekti. - The object of the journey was to visit Grandma.

Ben mümkünse dünyanın etrafında bir geziye çıkmak istiyorum. - I want to go on a journey around the world if possible.

journey
(Havacılık) seyaha

Seyahatimi Sendai'den Aomori'ye kadar genişlettim. - From Sendai I extended my journey to Aomori.

Bir kitap okumak bir seyahat ile kıyaslanabilir. - Reading a book can be compared to making a journey.

journey
gezilip hava alınacak yer
journey
yolculuk yapmak
journey
{f} seyahat et
journey
seyahat sefer
journey
{i} sefer
journey
{i} mesafe
journey
undertake a journey uzun bir yolculuğa hazırlanıp çıkmak
journey
(fiil) seyahat etmek, geziye çıkmak
journey
{f} geziye çıkmak

Ben mümkünse dünyanın etrafında bir geziye çıkmak istiyorum. - I want to go on a journey around the world if possible.

journey
{i} yol

Bana yolculuğu sırasında çektiği fotoğrafları gösterdi. - She showed me the snaps which she had taken during her journey.

Yolculuk henüz başladı. - The journey has just begun.

journey
{f} yolculuk etmek
journey
{i} seyir
undertake a journey
uzun bir yolculuğa hazırlanıp çıkmak
undertake a journey
(Askeri) uzun bir yolculuğa çıkmak
الإنجليزية - الإنجليزية
travel
journey
undertake a journey or trip

    الواصلة

    un·der·take a jour·ney or trip

    التركية النطق

    ʌndırteyk ı cırni ır trîp

    النطق

    /ˈəndərˌtāk ə ˈʤərnē ər ˈtrəp/ /ˈʌndɜrˌteɪk ə ˈʤɜrniː ɜr ˈtrɪp/
المفضلات