Eğer yanlış yaparsam beni düzelt
 - Correct me if I am wrong.
O bana hırsızlığın ne kadar yanlış bir şey olduğunu anlattı.
 - She told me how it was wrong to steal.
Ben sana ne zaman haksızlık ettim?
 - When have I ever wronged you?
Bir insanı öyle kandırmak haksızlık.
 - It's wrong to trick people like that.
Matem tutmak için doğru ya da yanlış yol yoktur.
 - There's no right or wrong way to grieve.
Ülke yanlış yolda ilerliyor.
 - The country is headed on the wrong track.
Bizi ona haksızlık etmekle suçladı.
 - He accused us of wronging him.
O kazağını ters yüz giydi.
 - He put on his sweater wrong side out.
Bir sürü kişi pandispanyayı fırınlanması zor sanmakta, ama yeterince yumurta kullanırsanız hiçbir şey sahiden ters gitmeyebilir.
 - Many people think that sponge cake is difficult to bake, but if you use enough eggs, nothing can really go wrong.
Kusura bakmayın ama, anlattıklarınızın hiçbir önemi yok.
 - Don't take this the wrong way, but what you have related doesn't matter.
Onda fiziksel olarak hiçbir kusur yok.
 - There's nothing physically wrong with him.