tutkulu

listen to the pronunciation of tutkulu
التركية - الإنجليزية
passionate

Most people are very passionate about something. - Çoğu insan bir şey hakkında çok tutkuludur.

Tom leaned in and gave Mary a passionate kiss on the mouth. - Tom eğildi ve Mary'yi dudaklarından tutkulu bir şekilde öptü.

desirous
(Muzik) amative
fervent
hellbent
ambitious

Tom is fairly ambitious, isn't he? - Tom oldukça tutkulu, değil mi?

warm-blooded
sultry
passionate, ambitious, fervent
passionate, filled with passion
hot-blooded
warmblooded
warm blooded
Tutku
(isim) Passion

He subdued his passions. - O, tutkularını bastırdı.

What are some things you are passionate about? - Tutkulu olduğun bazı şeyler nedir?

tutkulu davranış
(Dilbilim) mania
tutkulu bir deyişle
(Muzik) amorosamente
tutkulu bir şekilde
amatively
tutkulu olma
ambitiousness
tutku
desire

She has a desire to be wealthy. - Onun zengin olmak için bir tutkusu var.

Jane must stop giving way to her desire for chocolate. - Jane çikolataya olan tutkusunu durdurmalıdır.

tutku
{i} crush
tutku
fervour
tutku
craving
tutku
aspiration
tutku
calling
tutku
(Muzik) erotic
tutku
fervor
tutku
urge
tutku
{i} cult

Tatoeba is not a cult. - Tatoeba bir tutku değildir.

tutku
ambition

He had the ambition to be prime minister. - Başbakan olma tutkusunu taşıyordu.

Her ambition is to become an ambassador. - Onun tutkusu bir büyükelçi olmaktır.

tutku
fad

Fadil was making an effort to share Layla's passions. - Fadıl, Leyla'nın tutkularını paylaşmak için çaba harcıyordu.

tutku
yen
tutku
compulsion
tutku
aspirational
tutku
fervency
tutku
rage
tutku
indulgence
tutku
passion, ambition, craving, aspiration ihtiras
tutku
dotage
tutku
pash
tutku
penchant
tutku
addiction
tutku
bug
التركية - التركية
Tutkusu olan, ihtiraslı
ihtiraslı
Tutku
ihtiras
tutku
Güçlü istek ve eğilimin yöneldiği amaç, ihtiras: "Tutkum dudaklarım, yeşilce gülmeye / Yağmur duvarından bir bir dökülmeye."- F. Halıcı
tutku
Güçlü istek ve eğilimin yöneldiği amaç
tutku
İrade ve yargıları aşan güçlü bir coşku, ihtiras
tutku
İrade ve yargıları aşan güçlü bir coşku: "Tiyatro onda bir tutku, bir saplantı olmuştu."- H. Taner
tutkulu
المفضلات