traş

listen to the pronunciation of traş
التركية - الإنجليزية
{i} shave

Mary shaved her legs. - Mary bacaklarını traş etti.

He has a beard, and therefore he doesn't need to shave. - Sakalı var ve bu yüzden traş olmaya ihtiyaç duymaz.

{i} shaving

Tom is shaving in his room. - Tom, odasında traş oluyor.

He hurt his ear while he was shaving himself. - Traş olurken kulaklarını yaraladı.

tıraş
shaving

I cut myself while shaving. - Tıraş olurken kendimi kestim.

I cut myself shaving. - Tıraş olurken kendimi kestim.

tıraş
shave

I've got to shave before leaving. - Ben çıkmadan önce tıraş olmalıyım.

Tom's face feels rough because he needs to shave. - Tom'un yüzü pürüzlü, çünkü onun tıraş olmaya ihtiyacı var.

traş fırçası
shaving brush
traş takımı
Shaving set

Give Me a Shaving Set and I’ll Give You a Close Shave!.

traş aynası
shaving mirror
traş kremi
shaving cream
traş olmamış
unbarbered
traş olurken yüzünü kesmek
nick oneself
tıraş
shaving, shave; haircut; boring talk, bragging, rhetoric
tıraş
boring talk
traş olmak
shave
alabros traş
crew cut
başın tepesini traş etme
tonsure
başın tepesini traş etmek
tonsure
sinekkaydı traş
a close shave
sinekkaydı traş olmak
have a close shave
tıraş
very close haircut: asker tıraşı GI haircut
tıraş
slang very boring talk, palaver
tıraş
smoothing away the rough edges on; planing
tıraş
growth of beard (of so many days): iki günlük tıraş a two-day's growth of beard
tıraş
shaving, shave
tıraş
slang pulling (someone's) leg, having (someone) on, putting (someone) on
traş
المفضلات