to see, perceive, look, survey, examin

listen to the pronunciation of to see, perceive, look, survey, examin
الإنجليزية - التركية

تعريف to see, perceive, look, survey, examin في الإنجليزية التركية القاموس.

view
{i} manzara

Herkes buradan manzaranın güzel olduğunu söylüyor. - Everyone says the view from here is beautiful.

Bu şimdiye kadar gördüğüm en iyi manzara. - This is the finest view I have ever seen.

view
kanı
view
{i} görüntü

Ben Shinkansen'den görüntülenebilir manzarayı seviyorum. - I love the scenery viewable from the Shinkansen.

Tokyo'nun gece görüntüsü muhteşemdir. - The night view of Tokyo is wonderful.

view
bakış

Savaş Japonların nükleer silahlara bakış şeklini değiştirdi. - The war affected the way the Japanese view nuclear weapons.

Bu geçerli bir bakış açısıdır. - This is a valid point of view.

view
(Bilgisayar) görünüm menüsü
view
fikirsiz
view
yoklamak
view
maksat
view
düşünce

Bir avukat olma düşüncesiyle gece gündüz çalıştı. - He studied day and night with a view to becoming a lawyer.

Ben küçük esprileri seviyorum ve senin şeyler üzerinde düşünceni ve görüşlerini oldukça kıskanıyorum. - I love our little jokes and I'm quite jealous of your thinking and views on things.

view
görüntülemek
view
muayene etmek
view
{i} bakış: point of view bakış açısı
view
{i} görünüm, manzara: This house has a
view
{i} panaroma
view
{f} görmek

Bu cümleyi görmek için en az on sekiz yaşında olmalısın. - You must be at least eighteen to view this sentence.

view
{i} beklenti
view
{f} üzerinde düşünmek
الإنجليزية - الإنجليزية
{v} view
to see, perceive, look, survey, examin
المفضلات