O uzakta tatilde olamaz.
- She can't be away on holiday.
İstasyon iki metre uzakta.
- The station is two meters away.
Ne yazık ki Tom'u serbest bırakmak zorunda kalacaksın.
- I'm afraid you're going to have to release Tom.
Tom Pazartesi günü cezaevinden tahliye edildi.
- Tom was released from prison on Monday.
Tom Mary öldürülmeden üç hafta önce hapishaneden tahliye edildi.
- Tom was released from prison three weeks before Mary was murdered.
O köpeği serbest bırakmayın.
- Don't release that dog.
Jack çamı kozalakları, örneğin, büyük bir ısıya maruz kalıncaya kadar tohumlarını bırakmak için kolayca açılmazlar.
- The cones of the jack pine, for example, do not readily open to release their seeds until they have been subjected to great heat.
Ne yazık ki Tom'u serbest bırakmak zorunda kalacaksın.
- I'm afraid you're going to have to release Tom.
O köpeği serbest bırakmayın.
- Don't release that dog.
Jack çamı kozalakları, örneğin, büyük bir ısıya maruz kalıncaya kadar tohumlarını bırakmak için kolayca açılmazlar.
- The cones of the jack pine, for example, do not readily open to release their seeds until they have been subjected to great heat.
Ne yazık ki Tom'u serbest bırakmak zorunda kalacaksın.
- I'm afraid you're going to have to release Tom.
Hayvanları kafeslerinden azat et.
- Release the animals from the cages.
Patron, Bay Brown'dan kendisi yokken işyerinin sorumluluğunu almasını istedi.
- The boss asked Mr Brown to take charge of the office while she was away.
Biz yokken eve hırsız girmiş.
- A thief broke into the house while we were away.
Balon rüzgar tarafından bir yere taşınıyordu.
- The balloon was carried away somewhere by the wind.
Tom'un güvenli bir yere gizlenmiş biraz parası var.
- Tom has some money stashed away.
Lütfen buradan uzaklaş ve canımı sıkmayı bırak.
- Please go away and stop annoying me.
Beni buradan uzaklaştıracak bir tekne istiyorum.
- I want a boat that'll take me far away from here.
Onun ayağını tuzaktan kurtarmak imkansız.
- It's impossible to release his foot from the trap.
Tüm öğleden sonra durmadan uyudum.
- I slept the whole afternoon away.
Onun ayağını tuzaktan kurtarmak imkansız.
- It's impossible to release his foot from the trap.
Dan Brown 1998 yılında Dijital Kaleyi yayınlandı. O, beş yıl sonra başka bir best seller Da Vinci Şifresini tamamlandı.
- In 1998, Dan Brown released Digital Fortress. Five years later he completed another best seller, The Da Vinci Code.
Bu haber neden yayımlandı?
- Why was this news released?
İran Amerikalı kadının serbest bırakılmasına karşı çıkıyor.
- Iran balks at release of American woman.
Onlar mahkûmu serbest bıraktılar.
- They released the prisoner.
His suggestion uncorked a whirlwind.
Anchors away!.
The students were let out of school early.
He released his grasp on the lever.
If you continue to use abusive language, I will need to release the call.
They released the new product later than intended.
They released thousands of gallons of water into the river each month.
... Ice Cream Sandwich, the new Android platform release, one Android OS everywhere. We talked ...
... It's just -- it was a way for me to release so many years of ...