to make foul; to sully; to tarnish

listen to the pronunciation of to make foul; to sully; to tarnish
الإنجليزية - التركية

تعريف to make foul; to sully; to tarnish في الإنجليزية التركية القاموس.

darken
kararmak
darken
karar

Nisan ayının sonunda, Sarı Nehrin suyu karardı. - At the end of April, the water of the Yellow River had darkened.

Hava duman tarafından karartıldı. - The air was darkened by the smoke.

darken
karart

Hava duman tarafından karartıldı. - The air was darkened by the smoke.

Kıskançlık, Tom'un zihnini karartmaya başlıyor. - The jealousy is starting to darken Tom's mind.

darken
{f} karartmak
darken
(Tekstil) koyulaştırmak (renk)
darken
{f} karıştırmak
darken
{f} koyulaştırmak
darken
{f} koyulaşmak
darken
{f} bulandırmak
darken
{f} anlaşılması zor hale getirmek
darken
{f} koyulaşmak, esmerleşmek
الإنجليزية - الإنجليزية
darken
to make foul; to sully; to tarnish
المفضلات