to derive from people or conditions previously in force

listen to the pronunciation of to derive from people or conditions previously in force
الإنجليزية - التركية

تعريف to derive from people or conditions previously in force في الإنجليزية التركية القاموس.

inherit
{f} miras olarak almak

Öğretmenim, sonsuz yaşamı miras olarak almak için ne yapayım? - Teacher, what shall I do to inherit eternal life?

inherit
{f} kalıtımla kazanmak
inherit
varis ol/al
inherit
miras al

Tom'un çocuklarının ondan bir şey miras alması çok zayıf bir olasılıktır. - It's very unlikely that Tom's children inherited anything from him.

Tom o adamın kızıyla adamın işini miras alacağı vaadi ile evlenmeyi kabul etti. - Tom agreed to marry that man's daughter with the promise that he'd inherit the man's business.

inherit
{f} (from) -e (-den) miras kalmak, -e (-den) kalmak, (bir şeyin) mirasçısı/vârisi olmak: She inherited it from her grandfather. Ona dedesinden
inherit
inheritorvaris
inherit
(Bilgisayar) devral

Onun gayrimenkulünü devralacağım. - I will inherit his estate.

Genlerimizi ebeveynlerimizden devralırız. - We inherit our genes from our parents.

inherit
kalıtım yoluyla almak
inherit
mirasla almak
inherit
-e miras kalmak; vâris olmak
inherit
(Kanun) mirasla iktisap etmek
inherit
(Ticaret) tevarüs etmek
inherit
(fiil) miras olarak almak, kalıtımla kazanmak, miras almak, mirasa konmak
inherit
kalıt almak
inherit
{f} mirasa konmak
الإنجليزية - الإنجليزية
inherit
to derive from people or conditions previously in force

    الواصلة

    to de·rive from peo·ple or conditions previously in force

    التركية النطق

    tı dırayv fırm pipıl ır kındîşınz priviısli în fôrs

    النطق

    /tə dərˈīv fərm ˈpēpəl ər kənˈdəsʜənz ˈprēvēəslē ən ˈfôrs/ /tə dɜrˈaɪv fɜrm ˈpiːpəl ɜr kənˈdɪʃənz ˈpriːviːəsliː ɪn ˈfɔːrs/
المفضلات