to cause to swell out; to fill

listen to the pronunciation of to cause to swell out; to fill
الإنجليزية - التركية

تعريف to cause to swell out; to fill في الإنجليزية التركية القاموس.

belly
{i} karın
belly
göbek

Son zamanlarda top gibi bir göbek büyütüyorum. Bu orta yaş olmalı. - Lately, I've been growing a pot belly. It must be middle age...

O bir göbek dansçısı. - She's a belly dancer.

belly
{i} mide

Gözlerin midenden daha büyük olmamalı. - You shouldn't have your eyes bigger than your belly.

Onun midesine vurdum. - I hit him in the belly.

belly
karnı

Bir insanın karnı doyar ama gözü doymaz. - The eye is bigger than the belly.

Adama karnından vurdum. - I hit the man on the belly.

belly
böğür
belly
{f} sızlanmak
belly
{f} şikâyet etmek
belly
{i} iştah
belly
{f} şişmek
belly
bellyache i
belly
anat
belly
rahim
belly
{f} yakınmak
belly
{i} telli çalgının ön kısmı
belly
keman veya benzeri bir sazın ön kısmı
belly
sızlanış
الإنجليزية - الإنجليزية
belly
to cause to swell out; to fill
المفضلات