Ortak çıkarları için birlikte çalışmaktaydılar.
- They had been working together for common interests.
Onlar yeni binada çalışmaktalar.
- They have been working on the new building.
Yönetici ve moderatörler en iyi dil aracı Tatoeba Project için çalışıyorlar.
- Administrator and moderators are working for the best language tool, Tatoeba Project.
O çalışırken bir kaza yaptı.
- He had an accident while working.
Makineleri çalıştırmaya devam etmeliyiz.
- We have to keep the machines working.
Erkek kardeşim çok sıkı çalışıyormuş gibi davrandı.
- My brother pretended to be working very hard.
Çin, silah programını modernleştirmek için çalışıyor.
- China is working to modernize its weapons program.
Birlikte çalışarak, bütün evi çabucak temizlediler.
- Working together, they cleaned the entire house in no time.
Mary tüm vaktini çalışarak geçirdi.
- Mary spent all her time working.
İş hayatının çoğunluğunu bir diplomat olarak geçirdi.
- He has spent most of his working life as a diplomat.
Sen her ne zaman hazır olursan, ben işe başlamaya hazırım.
- I'm ready to start working whenever you are.
Paranın bir hükmü kalmadığında sistemin tüm işleyişi durur.
- When money ceases to have value, the entire system stops working.
Çalışan erkekler sert elma şırası içtiler.
- Working men drank hard apple cider.
Tom şu anda onun için çalışan on kişiye sahip.
- Tom currently has ten people working for him.
İşletme mastırımı bitirme üzerinde çalışıyorum.
- I'm working on finishing my MBA.
Şunu halletmek üzerine çalışıyoruz.
- We're working on getting that done.
Yeterli zamanım olduğundan emin olmak için deli gibi çalışıyorum.
- I'm working like crazy to make sure I have enough time.
a working ventilator.
a working knowledge of computers.
... working legally, that the employer-verification system works and can be counted on in the ...
... wish you weren't working on. ...