Tom'un yerinde olmak istemem.
- I wouldn't like to be in Tom's shoes.
O, öğle yemeğinde zamanında olmak için babasına söz verdi.
- She promised her father to be in time for lunch.
Tom öldürülmek üzereydi ama o bunu bilmiyordu.
- Tom was about to be killed, but he didn't know it.
Leyla öldürülmek istiyordu.
- Layla wanted to be killed.