Müzik, hayatımın önemli bir parçasıdır.
- Music is an important part of my life.
Bu fabrika, otomobil parçaları üretmektedir.
- This factory manufactures automobile parts.
Bu teori üç kısımdan oluşur.
- This theory consists of three parts.
Teklifin diğer kısımlarını tartıştılar.
- They debated other parts of the proposal.
Onların tarafında bir hataydı.
- It was a mistake on their part.
Üçüncü bir taraf olarak pozisyon almaya niyetliyim.
- I intend to take my position as a third party.
Kısmen sizinle aynı fikirdeyim.
- I partly agree with you.
Üzgünüm. Ben bunun için kısmen sorumluyum.
- I'm sorry. I'm partly responsible for it.
Yarın arkadaşım için doğum günü partisi vereceğim.
- I'm going to give a birthday party for my friend tomorrow.
Yarın akşam bir partimiz var.
- We have a party tomorrow evening.
Görevimi yapmayı planlıyorum.
- I plan on doing my part.
Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum.
- I try to do my part to help the community.
Yandaki ev biraz gürültülü. Onların parti yapıp yapmadıklarını merak ediyorum.
- The house next door is a bit loud. I wonder if they're throwing a party.
Tom'un yanına gitmemizi ve ona partiye hazırlanması için yardım etmemizi öneriyorum.
- I suggest we go over to Tom's and help him get ready for the party.
Ölüm bizi ayırana kadar iyi ve kötü günde seni seveceğim.
- I will love you for better for worse till death us do part.
Bu cihazlar özellikle yüksek kaliteli işçilikle ayırt edilir.
- These devices are distinguished by particularly high-quality workmanship.
Kimsenin partiden ayrılmak için acelesi yoktu.
- No one was in a hurry to leave the party.
Niçin ayrılmak istediğine dair fikrim yok.
- I have no idea why you want to part with that.
O anda Boston'da olmak müthiş heyecan vericiydi.
- It was tremendously exciting to be in Boston at that time.
Planında olmak istiyorum.
- I want to be in your plan.