Uzun zamandır sigara içmedim.
- No he fumado durante mucho tiempo.
Uzun zamandır istediğim fotoğraf makinesi budur.
- Esta es la cámara que he querido por mucho tiempo.
Vakit geçirmek için kart oynadık.
- Jugamos a las cartas para pasar el tiempo.
O vakitler, Büyük Britanya savaş için hazır değildi.
- En aquel tiempo, Gran Bretaña no estaba lista para la guerra.
Zamanım olup olmadığını bilmiyorum.
- No sé si tengo tiempo.
Her şeyin bir zamanı vardır.
- Hay un tiempo para todo.