the total, all of a thing, a sum

listen to the pronunciation of the total, all of a thing, a sum
الإنجليزية - التركية

تعريف the total, all of a thing, a sum في الإنجليزية التركية القاموس.

whole
{s} bütün

Tom bütün gününü yatakta okuyarak geçirdi. - Tom spent the whole day reading in bed.

Bütün öğleden sonrayı arkadaşlarla sohbet ederek geçirdim. - I spent the whole afternoon chatting with friends.

whole
{i} tüm

Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz. - You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth.

Yeni Zelanda'nın tüm nüfusu 3.410.000 olup, bunun yedide biri Maori halkıdır. - The whole population of New Zealand is 3,410,000, and one seventh of it are the Maori people.

whole
tamamen

Sana tamamen katılıyorum. - On the whole I agree with you.

O, bir şişe sütü tamamen içti. - He drank a whole bottle of milk.

whole
{i} toplam

Bütün, parçaların toplamından daha büyüktür. - The whole is greater than the sum of the parts.

whole
bütünlüklü
whole
tek parça
whole
{s} yarasız beresiz
whole
sağlığı yerinde
whole
(sıfat) bütün, toplu, tüm, tam, sağlam, sağlıklı, yarasız beresiz, öz
whole
tam; bütün, tüm: He stayed there for a whole week. Tam bir hafta orada kaldı. She talked the whole time. Hep konuştu. Give me your whole
whole
sonuna kadar uğraşmak
whole
sağ

Sen gençsin. Senin önünde sağlıklı bir hayat var. - You're young. You have your whole life ahead of you.

Sağlığımı geri kazanmak tam bir yılımı aldı. - It took me a whole year to recover my health.

whole
tam şey
whole
iyileşmiş
whole
şişe kanı
whole
go the whole hog bir işi tam yapmak
whole
{s} toplu

Gruplar ya küçük bir toplulukla ya da tüm dünya ile bir ilgi paylaşmak için iyi bir yoldur. - Groups are a good way to share an interest with either a small community or the whole world.

İlk olarak bir C kursu aldığım zaman sınıfta açıklanan tek bir şeyi anlayamadım. Allah'a şükür ki bütün topluluğun nasıl çalıştığını bana açıklamak için bir programcı olan bir arkadaşım var. - When I first took a C course, I couldn't understand a single thing explained in class. Thank God I got a friend of mine who's a programmer to explain to me how the whole caboodle works.

whole
{s} 1. tam; bütün, tüm: He stayed there for a whole week. Tam bir hafta orada kaldı. She talked the whole time. Hep konuştu. Give me your whole
whole
{s} sağlam
الإنجليزية - الإنجليزية
{n} whole
the total, all of a thing, a sum
المفضلات