تعريف the difference between the totals of the credit and debit sides of an account في الإنجليزية التركية القاموس.
- balance
- {f} dengede tutmak
- balance
- {f} dengelemek
Birçok çalışan anneler ev ve iş hayatlarını dengelemek için mücadele ediyor.
-Many working mothers struggle to balance their home and work lives.
- balance
- denge
Ani bir fırtınadan dengesini kaybettiği için, ip cambazı ölümüne düştü.
-Losing his balance from a sudden gust of wind, the tightrope walker fell to his death.
Tom dengesini yeniden kazandı.
-Tom regained his balance.
- balance
- bakiye
Bankadaki bakiye 2 milyon yende duruyor.
-The balance at the bank stands at two million yen.
Ayın birine kadar bakiyeyi havale edemeyeceğim.
-I won't be able to remit the balance until the first of the month.
- balance
- (Denizbilim) tartaç
- balance
- kalan tutar
- balance
- (Ticaret) eşitlik
- balance
- eşit hale getirmek
- balance
- (Ticaret) hesap bakiyesi
Tom çek yazmadan önce hesap bakiyesini kontrol etti.
-Tom double-checked his bank balance before writing the check.
- balance
- terazi
Elektronik terazideki bir arıza nedeniyle yetkililer işyerine para cezası verdi.
-The authorities fined the shop because of a disorder in the electronic balance.
- balance
- dengeli olmak
- balance
- {i} denklik
- balance
- {i} uyum
Müzik, filmin yapısıyla uyum içinde.
-The music is in balance with the structure of the movie.
- balance
- (fiil) tartmak, düşünmek, dengelemek, denk gelmek, dengede tutmak, denklemek, karşılaştırmak, dengeli olmak, denk olmak, eşitlenmek, dengelenmek, salınmak, dalgalanmak, inip çıkmak
- balance
- {f} denk gelmek
- balance
- kalıntı
- balance
- {i} bilanço
- balance
- {f} tartmak
- balance
- {i} ruhsal denge
- balance
- ithalât ve ihracat arasındaki para kıymeti farkı balance sheet bilanço balance wheel nâzım çark credit balance alacak bakiyesi
المصطلحات ذات الصلة
تعريف the difference between the totals of the credit and debit sides of an account في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- balance