تعريف the center في الإنجليزية التركية القاموس.
- center
- {f} ortalamak
- center
- merkez
İstasyon, şehir merkezindedir.
- The station is in the center of the city.
Otobüs seni şehir merkezine götürecek.
- The bus will take you to the center of the city.
- plant
- {f} dikmek (bitki)
- center
- orta
Hedefin ortasından vurdun.
- You hit the center of the target.
Gökdelen şehrin ortasındadır.
- The skyscraper is in the center of the city.
- center
- merkezlemek
- center
- ortasını almak
- center
- ortada olmak
- center
- özek
- center
- kumkuma
- center
- (Bilgisayar) ortada
- center
- {i} punta
- center
- bir merkezde toplamak
- center
- (Bilgisayar) ortaya
- center
- (Bilgisayar) ortadan
- center
- (Spor) santr
- center
- ortaya almak
- center
- (Tıp) santral
- center
- merkez almak
- center
- (Mekanik) torna merkezi
- plant
- bitkilendirmek
- plant
- (Tıp) plant
- plant
- yerleştirmek (bomba vb)
- center
- bkz.centre
- center
- {f} ortala
- plant
- (çalınan ya da yasak bir şeyi) kiminse üzerine saklayıp onu suçlu göstermek
- plant
- demirhane
- plant
- {i} bitki
Yağmur ormanlarının, dünya yüzeyinin sadece yüzde ikisini kaplamasına rağmen; vahşi bitki, hayvan ve bitki türlerinin yarısından fazlası orada yaşar.
- Although rainforests make up only two percent of the earth's surface, over half the world's wild plant, animal and insect species live there.
Zehirli bitkilerden uzak durmalıyız.
- We should keep away from the poisonous plants.
- center
- (Mühendislik) punta (tornada vs.); merkez
- center
- merkezde
- plant
- Casus
The new guy turned out to be a plant.
- plant
- Bir tesisiste üretilip, paketlenmiş (plant mılk)
- center
- {f} merkezde toplanmak
- center
- Orta Nokta
- center
- {i} ılımlı kimse
- center
- {i} spor santr
- center
- {i} odak
- center
- {i} kemer inşaat desteği
- center
- {f} merkezde toplamak
- center
- {i} ılımlı politik görüş
- center
- {i} sente
- center
- {i} orta alan oyuncusu
- center
- {i} santra
- center
- (İnşaat) (centre) merkez
- center
- (Askeri) MERKEZ: Bir ihtisas personeli veya hizmetler topluluğunu, başka faaliyet ve şahıslar yararına merkezi bir noktada bulunduran bir kuruluş veya tesis; fotoğrafik istihbarat merkezi, muharebe haberleri merkezi gibi
- center
- {f} çevresini dönüp dolaşmak
- center
- {f} yoğunlaşmak
- center
- {i} kubbe inşaat desteği
- center
- {i} göbek
- center
- {i} orta alan
- center
- {f} ortaya yerleştirmek
- center
- {f} ortaya gelmek
- center
- {f} konsantre olmak
- center
- vasat
- center
- mihrak
- plant
- {i} argo hile, oyun, tuzak
- plant
- {i} bitki, ot
- plant
- (isim) bitki, dikme, tesis, işletme, fabrika, malzemeler, demirbaş, dolandırıcılık, hile, ihbarcı, fidan
- plant
- atelye
- plant
- {f} ekmek
Öncelikle bütün bu tohumları ekmek zorundayız.
- First of all, we have to plant all these seeds.
Nisan ayı sebze tohumlarınızın çoğunu ekmek için en iyi zamandır.
- April is the best time to plant most of your vegetable seeds.
- plant
- {i} fabrika
Valentina'nın annesi bir tekstil fabrikasında çalıştı.
- Valentina's mother worked in a textile plant.
Babası bir traktör sürücüsüydü ve annesi bir tekstil fabrikasında çalıştı.
- Her father was a tractor driver and her mother worked in a textile plant.
- plant
- {i} seyircilerin arasında oturup rol yapan
- plant
- hile oyun
- plant
- {i} teçhizat
- plant
- (fiil) dikmek, ekmek, koymak, yeşillendirmek, ağaçlandırmak, kurmak, dikmek (bitki), ağaç olmak, kök salmak, aşılamak (fikir), indirmek, yapıştırmak, çarpmak, vurmak, adam koymak, saklamak, gizlemek, yüklemek, yutturmak, bırakmak