Tom üç kez yıldırım tarafından çarpıldı.
 - Tom has been struck by lightning three times.
Onu gördüğüm her an kalbim hızlı çarpıyor.
 - My heart beats fast each time I see her.
O zaman Japonya'da demiryolları yoktu.
 - There were no railroads in Japan at that time.
Şimdi iyi geceler demenin zamanıdır.
 - Now it's time to say good night.
Oda uzun süredir boş.
 - The room has been empty for a long time.
Onlar uzun süredir burada yaşıyor.
 - They have lived here for a long time.
O kale eski antik çağda inşa edilmiştir.
 - That castle was built in ancient times.
Eski çağlarda tuz az bulunan ve maliyetli bir metaydı.
 - Salt was a rare and costly commodity in ancient times.
O, yarın bu vakitte Londra'da olacak.
 - He will be in London at this time tomorrow.
Yarın bu vakitte onunla akşam yemeği yiyor olacak.
 - He will be having dinner with her at this time tomorrow.
Zamanın ölçüsü nedir?
 - What are the measures of time?
Bazıları yalnızca zaman geçsin diye kitap okurlar.
 - Some read books just to pass time.