the act of waiting; a delay; a halt

listen to the pronunciation of the act of waiting; a delay; a halt
الإنجليزية - التركية

تعريف the act of waiting; a delay; a halt في الإنجليزية التركية القاموس.

wait
(İnşaat) beklemek

Tüm yapmanız gereken, onun cevabını beklemek. - All that you have to do is to wait for his reply.

Yapılması gereken bütün şey beklemektir. - All that is to be done is to wait.

wait
bekleyiş

Bekleyiş nihayet bitti. - The wait is finally over.

Uzun bir bekleyişten sonra içeri girdik. - We got in after a long wait.

wait
bekleme

Burada beklememen gerekir. - You shouldn't wait here.

Biz, erkekler kadınları beklemeye alışığız. - We men are used to waiting for the women.

wait
wait on hizmetçilik yapmak
wait
dört gözle beklemek
wait
ziyaretine gitmek
wait
{f} kalmak

Otobüsü beklerken burada kalmaktansa yürümeyi tercih ederim. - I prefer to walk rather than stay here waiting for the bus.

Beklemek, gözlemek ve sessiz kalmak birçok savaşı önleyebilir. - Waiting, observing, and keeping silent can avoid many wars.

wait
bekle

Lütfen yarım saat bekle. - Please wait half an hour.

Burada beklememen gerekir. - You shouldn't wait here.

wait
{f} servis yapmak
wait
bağlı olmak
wait
{f} garsonluk yapmak
wait
(for) -i beklemek: I'm waiting for my friend. Arkadaşımı bekliyorum. Wait your turn. Sıranı bekle. Wait here. I'll be right back. Burada
wait
wait on one hand and foot birinin etrafmda dört dönmek
wait
wait for beklemek
wait
{f} 1. (for) -i beklemek: I'm waiting for my friend. Arkadaşımı bekliyorum. Wait your turn. Sıranı bekle. Wait here. I'll be right back. Burada
the act of
eyleminin
wait
bekleyin

Lütfen beş dakika bekleyin. - Please wait for five minutes.

Lütfen beni istasyonda bekleyin. - Please wait for me at the station.

wait
(fiil) beklemek, kalmak, bekletmek, servis yapmak, garsonluk yapmak
wait
(isim) bekleme, bekleyiş, pusu
الإنجليزية - الإنجليزية
wait