that which gives practice; a trial; a test

listen to the pronunciation of that which gives practice; a trial; a test
الإنجليزية - التركية

تعريف that which gives practice; a trial; a test في الإنجليزية التركية القاموس.

exercise
{f} egzersiz yapmak

Stresten kurtulmak için en iyi yol biraz egzersiz yapmaktır. - The best way to get rid of stress is to do a little exercise.

Ilımlı egzersiz yapmak sizi sağlıklı tutacaktır. - Taking moderate exercise will keep you healthy.

exercise
{i} egzersiz

Yürümek iyi egzersizdir. - Walking is good exercise.

Egzersiz sağlığı geliştirir. - Exercise improves health.

exercise
{i} alıştırma

Bizim alıştırmaları öğretmen düzeltir. - The teacher corrects our exercises.

Bütün alıştırmaları yarım saatten kısa bir sürede çözdüm. - I solved every exercise in less than half an hour.

exercise
(Ticaret) işleme koyma
exercise
(Askeri) eğitim
exercise
egzersiz yaptırmak

Köpeğinize egzersiz yaptırmak için en sevdiğiniz şey nedir? - What's your favorite way to exercise your dog?

İlginç bir kişi olmak için aklınızı beslemek ve egzersiz yaptırmak zorundasınız. - To be an interesting person you have to feed and exercise your mind.

exercise
antrenman
exercise
{i} yerine getirme
exercise
{f} uygulamak
exercise
{i} çalışma

O, laboratuar çalışmalarının sınavı öncesinde teslim edilmesini şart koşuyor. - He requires that the laboratory exercises be handed in before the final exam.

exercise
{i} uygulama
exercise
beden terbiyesi
exercise
(Tıp) Hareket yeteneği azalan veya kaybolan bir organ (kol, bacak, el vs)'a eski hareketini kazandırmak amacıyla yaptırılan belirli hareketler, alıştırma, egzersiz
exercise
{f} hareket ettirmek
exercise
{i} talim
exercise
tecrübe
exercise
(Askeri) TIBBİ EGZERSİZ, EGZERSİZ: Tıbbi tedavinin bir kolu. Bu tıbbi tedavi "active exercise", "asistive exercise", "conditioning exercise", "heavy resistant exercise", "passive exercise", "progressive exercise", "remedial exercise", "resistive exercise" ve "tolerance exercise" nevilerine ayrılır. Bu terimlere bak
exercise
{i} yapma

O ona her gün egzersiz yapmasını tavsiye etti. - She advised him to get exercise every day.

O ona daha fazla egzersiz yapmasını tavsiye etti. - She advised him to do more exercise.

الإنجليزية - الإنجليزية
exercise
that which gives practice; a trial; a test
المفضلات