tezgah

listen to the pronunciation of tezgah
التركية - الإنجليزية
counter

There were three white guys sitting at the counter. - Tezgahta oturan üç tane beyaz adam vardı.

Tom went to the counter and bought us both a drink. - Tom tezgaha gitti ve her ikimiz için bir içki aldı.

bench

The cat has hidden under the bench. - Kedi tezgah altına saklandı.

May I approach the bench? - Tezgaha yaklaşabilir miyim?

bench

The cat has hidden under the bench. - Kedi tezgah altına saklandı.

May I approach the bench? - Tezgaha yaklaşabilir miyim?

stall

Goods at the food and clothing stalls were very cheap. - Gıda ve giyim tezgahlarındaki ürünler çok ucuz.

We went up by two floors to reach the apparel stalls. - Giyim tezgahlarına ulaşmak için iki kat yukarıya çıktık.

the bench

The cat has hidden under the bench. - Kedi tezgah altına saklandı.

May I approach the bench? - Tezgaha yaklaşabilir miyim?

buck
(İnşaat) a-frame
trick

Old people were tricked by the shop assistant. - Yaşlı insanlar tezgâhtar tarafından kandırıldı.

loom

After I tried out my new loom, I made my bed and repaired the coffee grinder. - Ben yeni dokuma tezgahımı denedikten sonra, yatağımı yaptım ve kahve değirmenini tamir ettim.

collusion
conspiracy
table
(İnşaat) trestle
shipbuilding yard
Conspiracy, plot, trick
(iş) siege
counter (long table in a shop or office separating clientele and personnel and over which business transactions are made or food is served); (small, portable) display stand or case (used by street sellers)
workbench, bench; loom; counter; shipbuilding yard; conspiracy, trick
pitch
stand
counter (in a kitchen)
loom (used for weaving)
stocks, ways, shipway
frame
workbench
sales booth
collusion
cradle
conspiracy
counter sink
worktop
tezgah gövdesi
(Mekanik) machine bed
tezgah gövdesi
(Mekanik) machine frame
tezgah hazırlamak
collude
tezgah kalıplaması
(Mekanik) bench molding
tezgah mengenesi
table vice
tezgah üstü
(Tıp) over the counter
tezgah üstü
(Ticaret) over-the-counter
tezgah üstü piyasa
(Ticaret) over the counter market
tezgah üstü piyasalar
(Ticaret) over the counter markets
tezgah üstü piyasalar
(Ticaret) over the counter otc
tezgah-üstü
(Ticaret) over-counter
tezgah açmak
open a stall
tezgah açmak
open a booth
tezgah burgusu
bench screw
tezgah delgisi
bench drill
tezgah döğeri
(Tekstil) working loom
tezgah fotometresi
bench photometer
tezgah işi
bench work
tezgah keneti
bench cramp
tezgah makası
bench plate shears
tezgah makası
bench shears
tezgah matkabı
bench drilling machine
tezgah muayenesi
(Havacılık) bench check
tezgah raybası
(Mekanik) chuking reamer
tezgâh başı yapmak
slang to stand at the bar and have a drink
tezgâh hazırlamak
to collude
tezgâh kirası
stallage
tezgâh kurmak
slang to have sexual intercourse, have sex, do it
tezgâh mengenesi
bench vice
tezgâh rendesi
bench plane
tezgâh tırnağı
bench stop
tezgâh üstü testere makinesi
sawbench
tezgahlar
machines
mekik tezgah
(Tekstil) shuttle-loom
otomatik tezgâh
automatic loom
yana yatmalı tezgâh
(haddehane) tilter
zincirli tezgâh
chain loom
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) Ticaret masası. İş yeri
(Osmanlı Dönemi) f. Dokuma âleti
Genellikle dükkânlarda satıcıların önündeki uzun masa: "Bir tezgâhtan öbürüne koşuyor, bir kumaş topunu bırakıp başkasına saldırıyordu."- R. H. Karay
Genellikle dükkânlarda satıcıların önündeki uzun masa
Kahve, meyhane vb.de müşterilerin üzerinde yiyip içtikleri uzun masa veya büfe
Tersane
Genellikle yasal olmayan bir işi yapmak için tutulan uygunsuz yol
Uzun masa
Üzerinde genellikle el veya küçük makinelerle iş görülen yapım aracı
Kahve, meyhane vb.nde müşterilerin üzerinde yiyip içtikleri uzun masa veya büfe: "İçenlerin hepsi susmuş, kadına bakıyor, tezgâhın arkasındaki yürüyüşünü seyrediyorlardı."- S. F. Abasıyanık. Üzerinde genellikle el veya küçük makinelerle iş görülen yapım aracı
(Osmanlı Dönemi) dokuma âleti, iş masası; iş yeri
tezgah mengenesi
İş yerlerinde sabit tezgâha bağlanan ve boru, demir vb'ni kesme işlerinde kullanılan bir tür mengene
tezgah
المفضلات