temessül

listen to the pronunciation of temessül
التركية - الإنجليزية
(Osmanlıca) affinity
similitude
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) Bir kıssa veya atasözü söylemek.Temessülün çok envaından şu mes'eleye medar olacak üç nev'ine işaret ederiz: Birincisi: Kesif, maddî şeylerin akisleridir. O akisler, hem gayrdır, ayn değil. Hem mevattır, ölüdür. Hüviyet-i suriyesinden başka hiçbir hâsiyete mâlik değil. Meselâ sen âyineler mahzenine girsen, bir Said binler Said olur. Fakat zihayat yalnız sensin, ötekiler ölüdürler. Hayat hassaları onl
(Osmanlı Dönemi) Bir şeyin bir yerde suret ve mahiyetinin aksetmesi. Bir şekil ve surete girmek
(Osmanlı Dönemi) Benzeşmek. Cisimlenmek
Benzeşme
Özümleme
(Osmanlı Dönemi) benzeşme, cisimleşme, şekillenme; birşeyin bir yerde suret ve mâhiyetini aksettirmesi
HARİCE TEMESSÜL
(Osmanlı Dönemi) Zihnî olan kelâmın hâricî âlemdeki kanunlara uygun şekilde tanzim edilişi
الإنجليزية - التركية
take a shape or form of something
temessül
المفضلات