telefonlaşmak

listen to the pronunciation of telefonlaşmak
التركية - الإنجليزية
to talk over the telephone, talk on the telephone (with someone)
telefon
{i} telephone

Where is the nearest telephone? - En yakın telefon nerede?

He asked for my permission to use the telephone. - Telefonu kullanabilmek için benden izin istedi.

telefon
blower
telefon
phone

She wanted my permission to use the phone. - Telefonu kullanabilmek için benden izin istedi.

Does she know your phone number? - Telefon numaranı biliyor mu?

telefon
call

I called Susan to apologize to her, but she hung up on me. - Ona özür dilemek için Susan'ı aradım fakat o, telefonu yüzüme kapadı.

She won't call this evening. - Bu akşam telefon etmez.

telefon
(Bilgisayar) name on
telefon
(Bilgisayar) telephony
telefon
dial phone
telefon
telephoned

Has Lucy telephoned yet? - Lucy henüz telefon etti mi?

Paul telephoned just now. - Paul az önce telefon etti.

telefon
telephone call, phone call
telefon
telephone, phone
telefon
telephone, phone; call, telephone call, phone call
telefonlaşma
telephoning (each other)
التركية - التركية
Telefonda konuşmak
Birbiriyle telefonda konuşmak
telefon
Konuşmaları ileten ve yansıtan elektrik tesisatının bütünü
telefon
Birbirinden uzakta bulunan iki kişinin konuşmasını sağlayan cihaz
telefon
Belirli bir uzaklıktaki konuşmaları ileten ve yansıtan elektrik tesisatının bütünü
telefonlaşma
Telefonlaşmak işi
telefonlaşmak
المفضلات