tavla

listen to the pronunciation of tavla
التركية - الإنجليزية
backgammon

You and I have never played backgammon together, have we? - Sen ve ben birlikte hiç tavla oynamadık, değil mi?

Tom doesn't usually play backgammon. - Tom genellikle tavla oynamaz.

stable (for horses)
gammon
stable
anneal
stud
tavla atmak
play backgammon
tavla oynamak
play backgammon
tavla pulu
checker
tavla zarı
Backgammon dice
tavla atmak
to play backgammon
tavlamak
chat up
kapı (tavla)
point
tavlamak
dampen
tavlamak
heat-treat
tavlamak
coax
tavlamak
quench
tavlamak
cajole
tavlamak
neal
tavlamak
heat treat
tavlamak
try and pick up
tavlamak
anneal
tavlamak
temper
Tavlamak
charm
tavlamak
slang to trick, hoodwink, bamboozle, pull the wool over (someone's) eyes
tavlamak
attemper
tavlamak
to dampen (clothes, paper, tobacco) (before ironing, etc.)
tavlamak
slang to snow, beguile, charm
tavlamak
to anneal; to dampen; to chat up, to try and pick up, to try and get off with; to cajole sb (into/out of sth), to coax sb (into/out of sth)
tavlamak
to anneal (steel, glass)
tavlamak
to finish, fatten (an animal)
tavlamak
(demir) puddle
tavlamak
roast
الإنجليزية - الإنجليزية
A version of the board game backgammon played widely in Turkey and other countries of the region
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) zar ve pullarla. oynanan oyun, kumar; ahır
Bu oyunun üzerinde oynandığı, iki iç yüzü bölme desenli, dik dörtgen biçimindeki tahta kutu
(Osmanlı Dönemi) Hayvan bağlanan ahır. San'at Ansiklopedisinde "Tavla" maddesi: "Hayvanların tavlanması yani istirahat edip çalışacak kıvama gelmesi, kuvvet ve tâkat kazanması için beslendiği yer." şeklinde tarif edilmiştir
Bölümlere ayrılmış iki yanlı tahta üzerinde on beşerden otuz pul ve iki zarla iki kişinin karşılıklı oynadığı oyun
At ahırı: "Piyade subaylarının binekleri, makineli tüfek bölümünün katırları o tavlada dururdu."- N. Cumalı
Atların bağlandığı uzun ip
At ahırı
Bölümlere ayrılmış iki yanlı tahta üzerinde on beşerden otuz pul ve iki zarla iki kişinin karşılıklı oynadığı oyun: "Öğleden sonra birkaç parti tavla oynamaktan ... hiç vazgeçmiyorduk."- Y. K. Karaosmanoğlu
tavlamak
Kandırıp elde etmek
tavlamak
İşlenilecek bir nesneye gereken ısıyı veya nemi sağlamak, tav vermek
tavlamak
Yolsuz ve kolay kazanç umudu vererek dolandırmak
tavlamak
Karşı cinsin gönlünü çelmek, kandırıp elde etmek: "Hiçbir namuslu insan kendisine gönül vermiş bir kızdan, tavladım, diye söz etmez."- O. Kemal
tavla

    الواصلة

    tav·la

    النطق

    علم أصول الكلمات

    () From Turkish tavla Italian tavola Latin tabula.
المفضلات