tanışmış

listen to the pronunciation of tanışmış
التركية - الإنجليزية
acquainted

No, I don't know him. Of course, I know who he is, but I'm not personally acquainted with him. - Hayır, onu tanımıyorum. Tabii ki, ben onun kim olduğunu biliyorum, ama ben şahsen onunla tanışmış değilim.

He was acquainted with everybody in town. - Kasabadaki herkesle tanışmıştı.

acquaınted
tanış
Meet
tanış
{k} to turn out to be somebody one knows
tanış
{k} to discover that they have met each other before
tanış
{k} acquaintance (person with whom one is acquainted). ~ çıkmak
التركية - التركية

تعريف tanışmış في التركية التركية القاموس.

tanış
Bildik, tanıdık: "Bazen tanış masalardan birbirine nükteli bir laf atılıyordu."- Ç. Altan
tanış
Tanıdık kimse veya yer: "Birdenbire samimileşiverdi, kırkyıllık tanış olup çıktı."- T. Buğra
tanış
Tanıdık (kimse veya yer), bildik
tanışmış
المفضلات