Ben insanların önünde konuşmayı sevmiyorum.
- I don't like talking in front of people.
Kütüphanede konuşmaya izin verilmiyor.
- Talking in the library is not allowed.
Başkalarını rahatsız ettiklerini öğrendiklerinde yüksek sesle konuşuyorlardı..
- They are talking loudly when they know they are disturbing others.
Kiminle konuşuyordun?
- Who were you talking to?
Diğer öğrenciler onunla konuşmadığından dolayı Mary yalnızdı.
- Mary was lonely because the other students didn't talk to her.
Lütfen benimle konuşmaya gel.
- Please come to talk to me.
Tom'la konuşan kız Mary'dir.
- The girl talking with Tom is Mary.
Tom'la konuşan kız Mary'dir.
- The girl who's talking with Tom is Mary.
Ne hakkında konuşuyorsun?
- What're you talking about?
Kiminle konuşuyordun?
- Who were you talking with?
Tom'un şu anda birisiyle konuşmak için vakti yok.
- Tom doesn't have time right now to talk to anyone.
Gördüğüm şey hakkında birisiyle konuşmak istiyorum.
- I'd like to talk to someone about what I saw.
Yolculuğu hakkında onunla konuşarak iyi vakit geçirdi.
- She had a good time talking with him about his trip.
Arkadaşlarımızla konuşarak akşamı geçirdik.
- We passed the evening away talking with our friends.
It is usually better to solve problems by talking than by fighting.
... But chances are when you're talking to me, you ...
... I'm just talking to ordinary folks, ...