Kütüphanede konuşmaya izin verilmiyor.
- Talking in the library is not allowed.
Tom, bütün gece konuşmayı sürdürdü.
- Tom kept talking all night.
Başkalarını rahatsız ettiklerini öğrendiklerinde yüksek sesle konuşuyorlardı..
- They are talking loudly when they know they are disturbing others.
Televizyonda, yüzünde ciddi bir görünümü olan birisi ülkemizin geleceği ile ilgili sorunlar hakkında konuşuyor.
- On TV someone with a serious look on his face is talking about the problems of our country's future.
Diğer öğrenciler onunla konuşmadığından dolayı Mary yalnızdı.
- Mary was lonely because the other students didn't talk to her.
Seninle konuşmak istiyorum.
- I want to talk to you.
Jim ile konuşan kız Mary'dir.
- The girl talking with Jim is Mary.
Mary ile konuşan adam Tom'dur.
- The man Mary is talking with is Tom.
Kiminle konuşuyordun?
- Who were you talking to?
Ne hakkında konuşuyorsun?
- What're you talking about?
Herhangi birisiyle konuşmak ister misin?
- Do you want to talk to anyone?
Gördüğüm şey hakkında birisiyle konuşmak istiyorum.
- I'd like to talk to someone about what I saw.
Yolculuğu hakkında onunla konuşarak iyi vakit geçirdi.
- She had a good time talking with him about his trip.
Arkadaşlarımızla konuşarak akşamı geçirdik.
- We passed the evening away talking with our friends.
It is usually better to solve problems by talking than by fighting.
... are talking to without even talking to them, and this means that at a cocktail party, if ...
... And I was kind of remarking, I was talking to my teams about ...