talkative

listen to the pronunciation of talkative
الإنجليزية - التركية
geveze

Ben aslında geveze birisi değilimdir. Sadece sana anlatacak çok şeyim var. - I'm not really a talkative person. It's just that I have a lot of things to tell you.

Tom bu gece alışılmadık biçimde geveze. - Tom is unusually talkative tonight.

{s} çenebaz
konuşkan

Tom özellikle konuşkan hissetmiyordu. - Tom wasn't feeling particularly talkative.

Onun konuşkanlığı rahatsızlık verici. - Her talkativeness is a pain in the neck.

natuk
ağzı laf yapan
{s} çenesi düşük
dilbaz
çalçene
boşboğaz
lafazan
çeneli
şapır
sirgep
yanşak
{s} dilli
talkativenesskonuşkanlık
zevzek
talkativeness
gevezelik
talkativeness
konuşkanlık