تعريف suspended. في الإنجليزية التركية القاموس.
- suspend
- askıya almak
- suspend
- {f} ara vermek
- suspend
- {f} uzaklaştırma vermek
- suspend
- {f} asmak
- suspend
- (cezayı) ertelemek
- suspend
- {f} durdurmak
- suspended
- (Tıp) Askıda, muallata
- suspended
- asılı
Dünya sadece uzayda asılı duran bir küredir.
- The earth is just a sphere suspended in space.
- hanging
- (Kanun) asarak idam etme
- hanging
- {i} asma
Ben düşmanlarımı kendilerini asmaktan asla engellemem.
- I never prevent my enemies from hanging themselves.
Babil, asma bahçeleriyle ünlüydü.
- Babylon was famous for its hanging gardens.
- hanging
- asarak
Kendisini asarak intihar etti.
- She committed suicide by hanging herself.
Kendisini asarak intihar etti.
- He committed suicide by hanging himself.
- suspend
- geçici olarak durdurmak
- suspend
- işten uzaklaştırmak
- suspend
- sallantıda bırakmak
- suspend
- cezayı ertelemek
- suspend
- sallandırmak
- suspend
- (Kimya) süspansiyon halinde tutmak
- suspend
- sarkıtmak
- suspend
- {f} görevden uzaklaştırmak
- suspend
- açığa alınmak
- suspend
- (Bilgisayar) beklet
- suspend
- (Bilgisayar) bilgisayarı duraklat
- suspend
- tecil etmek
- suspend
- ertelemek (cezayı)
- suspend
- tatil etmek
- suspend
- iptal etmek (üyelik vb)
- suspend
- kesmek
- suspended
- (İnşaat) askıda
Benim lisansım hâlâ askıda.
- My license is still suspended.
Senin lisansın hala askıda, değil mi?
- Your license is still suspended, isn't it?
- suspended
- askıda duran
- suspended
- (Bilgisayar) beklemede
- hanging
- idam
- suspend
- (okul/vb.'den) uzaklaştırmak
- suspend
- ertelemek
- suspend
- dayandırmak
- suspend
- askıya al
Bir müddet sonra Twitter hesabımın askıya alındığını gördüm.
- I saw my Twitter account suspended after a while.
Çok kişiye istenmeyen e posta gönderdiğim için Twitter hesabım askıya alındı.
- My Twitter account is suspended because of spamming.
- suspend
- belli bir süre için durdurmak
- suspended
- {f} askıya al
Bir müddet sonra Twitter hesabımın askıya alındığını gördüm.
- I saw my Twitter account suspended after a while.
Çok kişiye istenmeyen e posta gönderdiğim için Twitter hesabım askıya alındı.
- My Twitter account is suspended because of spamming.
- suspended
- askıya alınmış
Kazaya neden olan sürücü, askıya alınmış bir ehliyetle araba kullanıyordu.
- The driver who caused the accident was driving with a suspended license.
Yüksek düzeydekilerin emirlerine itaat ederken zihinsel gücüm askıya alınmış canlandırmada kaldı. Bu, orduda herkeste karakteristiktir.
- My mental faculties remained in suspended animation while I obeyed the orders of the higher-ups. This is typical with everyone in the military.
- suspended
- Asılı, askıda; muallakta
- suspended
- (Elbise) Askılı
- suspended
- (deyim) (Ceza) uzaklaştırılmış
- suspended
- askıya
- hanging
- ipe çekerek idam
- hanging
- {i} ipe çekme
- hanging
- sarkan
Tavandan sarkan güzel bir avize vardı.
- There was a beautiful chandelier hanging from the ceiling.
- hanging
- hang asıl/as
- hanging
- asılı
Tom Mary'nin duvarında asılı resimlere bakmaktan hoşlandı.
- Tom enjoyed looking at the paintings hanging on Mary's wall.
Bir kristal avize masanın üzerinde asılıydı.
- A crystal chandelier was hanging over the table.
- hanging
- {i} duvar kumaşı
- hanging
- askıda kalmış
- hanging
- asarak idam
- hanging
- {i} sarkma
- hanging
- idam cezası vermeye meyilli
- hanging
- idama layık
- hanging
- (isim) asma, sarkma, ipe çekme, duvar kâğıdı, duvar kumaşı, asılma
- hanging
- {i} duvar kâğıdı
- suspend
- (Askeri) (BELİRLİ HAKLARDAN) GEÇİCİ OLARAK MAHRUM ETMEK: Bir subayı, bazı kabahatlerinden dolayı askeri mahkemeye üye olmak, mesken seçmek veya komuta etmek gibi rütbesine mahsus haklardan mahrum etmek. Böyle bir mahrumiyet subayın terfiine engel teşkil etmez
- suspend
- okuldan geçici olarak tart etmek
- suspend
- {f} sonraki akorda uzatmak
- suspend
- (fiil) asmak, askıya almak, ara vermek, ertelemek, durdurmak, uzaklaştırma vermek, görevden uzaklaştırmak, uzaklaştırmak, iptal etmek (üyelik vb.), sonraki akorda uzatmak
- suspend
- tehir etmek
- suspend
- suspend payment tediyatı durdurmak
- suspend
- geçici olarak durdurmak veya iptal etmek
- suspend
- muallâkta bırakmak
- suspend
- {f} asmak; sarkıtmak: They suspended the chandelier from the ceiling. Avizeyi tavana astılar
- suspend
- suspended animation geçici
- suspend
- makamından geçici olarak mahrum etmek
- suspend
- {f} iptal etmek (üyelik vb.)
- suspend
- {f} (from) geçici olarak uzaklaştırmak
- suspend
- {f} uzaklaştırmak
- suspended
- {s} geçici olarak durmuş