تعريف subjected في الإنجليزية التركية القاموس.
- subject
- özne
Bu süreçte biz özne miyiz, yoksa nesne miyiz?
- Are we subjects or objects in this process?
İngilizcede normal cümle yapısı özne - yüklem - nesne /tümleçtir.
- In English, the usual sentence structure is Subject - Verb - Object/Complement.
- subject
- konu
Evlilik genç insanları ilgilendiren bir konu değildir.
- Marriage isn't a subject that interests young people.
Matematik iyi bir konudur.
- Mathematics is a good subject.
- subject
- ders
Lisede birçok konuda ders alıyoruz.
- We study many subjects in high school.
Matematik onun en iyi dersidir.
- Mathematics is his best subject.
- subjected to
- bağlı olmak
- subjected to
- s_h.karşı karşıya getir+e.bağlı ol
- subjected to censorship
- (Kanun) sansüre maruz kalmış
- subjected to ill treatment
- (Kanun) fena muameleye maruz kalmış
- subjected to strain
- (Tekstil) zorlanmış
- subjected to torture
- (Kanun) işkenceye maruz kalmış
- subject
- maruz bırakmak
- subject
- {i} tema
- subject
- tabi kılmak
- subject
- {i} husus
- subject
- {f} bağımlı kıl
- subject
- eğilimi olan
- subject
- {i} konu olan şey
- subject
- {i} branş
Esas branş olarak hangi konuyu seçtin?
- What subject do you major in?
Tarih onun ana branşı değil.
- History is not his major subject.
- subject
- {i} sebep
- subject
- kurban
- subject
- hastalığa eğilimi olan kimse
- be subjected
- maruz kalmak
- subject
- taba
- subject
- uğratmak
- subject
- hür olmayan
- subject
- {i} söz konusu
- subject
- şahıs
- subject
- hürriyetsiz
- subject
- bağımlı kılmak
- subject
- maruz kalmak
- subject
- (Dilbilim) ozne
- subject
- (Kanun) dava konusu
- subject
- nesne
Aşağıdaki sözcüklere adıl denir ve cümlede özne olarak kullanılırlar. Onlar bir kişi veya nesne sunarlar.
- The following words are called pronouns and are used as the subject of a sentence. They represent a person or a thing.
Bu süreçte biz özne miyiz, yoksa nesne miyiz?
- Are we subjects or objects in this process?
- subject
- madde
- subject
- nokta
- subjected to
- tabi tutulmak
- subject
- bağımlı
- subject
- {i} fail
- subject
- bağlı
- subject
- olası
- subject
- bende
- subject
- mevzu
- subject
- muhtemel
- subject
- kul
- subject
- (to ile) tabi tutmak
- subject
- bahis
- Subject
- teba
- be subjected to
- Birşeye maruz kalmak
- be subjected to
- Maruz kalmak
- subject
- {s} tabi
Plan onun onayına tabidir.
- The plan is subject to his approval.
Güçlü bir adam yolsuzluğa tabi olamaz.
- A man of strong will is not subject to corruption.
- subject
- (Tıp) Tedavi altına alınan şahıs veya hayvan
- subject
- {f} (birini) (olumsuz bir şeye) maruz bırakmak: Don't subject yourself to this. Kendini buna maruz bırakma
- subject
- konu özne
- subject
- öz
- subject
- {f} etmek
- subject
- meyilli
- subject
- (Tıp) Tıp talebelerinin disseksiyon için kulandıkları ceset
- subject
- itaat ettirmek
- subject
- {f} çektirmek
- subject
- {f} (birine) (olumsuz bir şey)
- subject
- {f} mecbur etmek
- subject
- {s} maruz
Jack çamı kozalakları, örneğin, büyük bir ısıya maruz kalıncaya kadar tohumlarını bırakmak için kolayca açılmazlar.
- The cones of the jack pine, for example, do not readily open to release their seeds until they have been subjected to great heat.
Tom, tam bir vücut aramasına maruz bırakıldı.
- Tom was subjected to a full body search.
- subject
- {i} uyruk
- subject
- {i} (hükümdarlığa tabi olan) vatandaş: a British subject Britanya vatandaşı
- subject
- mahkum etmek mecbur tutmak
- subject
- {i} denek
- subject
- uyruk/özne/konu
- subject
- {s} çeken
- subject
- {f} boyun eğdirmek
- subject
- {s} karşı karşıya olan
- subject
- subject bağımlı kıl
- subject
- {i} kadavra
- subject
- subject to maruz kılmak
- subject
- özne,v.bağımlı kıl: n.konu
- subject
- arz etmek
- subject
- {i} kobay
- subject
- tesiri altında bırakmak
- subject
- {i} okul, lise veya üniversitede belirli bir
- subject
- {i} vatandaş
Kral, vatandaşları üzerinde hüküm sürer.
- The king rules over his subjects.
- subject
- mevzi
- subject
- mevzubahis