strength, power, force; bravery

listen to the pronunciation of strength, power, force; bravery
الإنجليزية - التركية
kuvvet, güç, kuvvet, cesaret
might
{f} ebilmek
might
-malı
might
-ebilir
might
{i} güç

Sonunda kazanacak olan güç değil adalettir. - It is justice, and not might, that wins in the end.

Kalem kılıçtan daha güçlüdür. - The pen is mightier than the sword.

might
{i} zor

Zor zamanlarda, insanlar geziye gitmek istemeyebilir fakat iyi kahve için fazla ödemeye istekli olabilirler. - During hard times, people might not go on a trip, but they might be willing to pay extra for good coffee.

Ne kadar uğraşırsan uğraş, bırak başkasını, kendini bile bir şeye zorla inandıramazsın. - Try as you might, but you cannot force a belief onto someone else, much less your own self.

might
-ebilirdi
might
(dolaylı anlatımda `may' in yerine kullanılır) -ebilmek
might
kuvvet

Özel kuvvetler düzenli birliklerin yapmayacağı birçok şeyi yapabilir İşkence gibi mi? Bu soruya cevap vermeyeceğim. - Special forces might do a lot of things that regular troops wouldn't do Like torture? I won't answer this question

might
(İİ.) (rica belirtir) -ebilmek
might
kudret
might
(olasılık belirtir) -ebilmek
might
ii
might
(fiil) ebilmek, abilmek, mümkün olmak, olası olmak
might
{f} olası olmak
might
kabiliyet
might
{f} mümkün olmak
might
dolaylı anlatımda `may` in yerine kullanılı
might
with might and main var kuvvetle
الإنجليزية - الإنجليزية
{i} might
strength, power, force; bravery
المفضلات