spazierengehen

listen to the pronunciation of spazierengehen
ألمانية - التركية
{şpa'tsirınge: ın} gezmek, dolaşmak
dolaşmak, gezmek
الإنجليزية - التركية

تعريف spazierengehen في الإنجليزية التركية القاموس.

walking
{s} yürüyen

Köpeği ile yürüyen küçük bir çocuk var. - There is a little boy walking with his dog.

Ken ile yürüyen kız May'dir. - The girl walking with Ken is May.

walking
{i} yürüyüş

Yürüyüş mükemmel bir egzersizdir. - Walking is an excellent exercise.

Yürüyüş egzersizin sağlıklı bir şeklidir. - Walking is a healthy form of exercise.

walking
{i} yürüme

Yürümek iyi egzersizdir. - Walking is good exercise.

Adam bütün yolu yürümek istemedi;bu yüzden otobüse bindi. - The man didn't feel like walking all the way; so he took the bus.

walking
{f} yürü

O yalnız yürümeyi sever. - She likes walking alone.

Yürümek iyi egzersizdir. - Walking is good exercise.

walking
canlı
walking
ayaklı

O tabiri caizse ayaklı bir ansiklopedidir. - He's what they call a walking encyclopedia.

Ona ayaklı sözlük derler. - He is called a walking dictionary.

walking
walking legs yürüyebilme
walking
walking dictionary her kelimenin anlamını söylemeye hazır olan kimse
walking
{i} gezme, yürüme
walking
canlı sözlük
walking
walking beam makinada kuvvet nakleden ve muntazam rakkas hareketiyle işleyenwalking delegate sendika temsilcisi
walking
{i} yürüyüş (tarzı)
ألمانية - الإنجليزية
to walk
walking