تعريف sophisticate في الإنجليزية التركية القاموس.
- aydınlaştırmak
- teferruatlı
- karmaşık
Sanırım bu ondan biraz daha karmaşık.
- I think it's a little more sophisticated than that.
Modern finans giderek karmaşık ve sofistike hale geliyor.
- Modern finance is becoming increasingly complicated and sophisticated.
- ileri
- hile ve safsata karıştırmak
- {f} kaşarlanmak
- (Tıp) Bir madde içine, saflığını bozulmak üzere diğer bir madde ilave etmek, başka madde karıştırmak
- {i} hayat adamı
- (isim) hayat adamı, kaşarlanmış kimse, entellektüel, bilgili kimse, bilge
- bilmiş
Ton son derece çok bilmiş.
- Tom is extremely sophisticated.
- hile ve safsata öğreterek ahlâkını bozmak
- {f} saflığını bozmak
- tecrübelendirmek
- {f} tecrübe kazanmak
- masumluğunu kaybettirmek
- {i} kaşarlanmış kimse
- kültürlü
- {f} hayat tecrübesi kazandırmak
- {i} entelektüel
- incelikli
- {f} safsata karıştırmak
- {i} bilge
- görmüş geçirmiş
- {i} bilgili kimse
- sophisticatedbilgiç olan
- {f} pişmek
- ukala
- sophisticated
- {s} sofistike
Modern finans giderek karmaşık ve sofistike hale geliyor.
- Modern finance is becoming increasingly complicated and sophisticated.
Bu sofistike bir enstrümandır.
- This is a sophisticated instrument.
- sophistication
- karmaşıklık
- sophisticated
- {s} bilge
- sophisticated
- {s} bilgili
Tom bilgili göründüğümü söyledi.
- Tom said I looked sophisticated.
Tom onun yaşındaki birçok erkek çocuğundan daha zeki ve bilgili.
- Tom is more intelligent and sophisticated than most boys his age.
- sophisticated
- {s} çok yönlü
Çok yönlü bir özgeçmişi var.
- There's a very sophisticated background.
- sophisticated
- {s} ince zevkli kişilere hitap eden
- adulterated
- {s} karışık
- sophisticated
- (Osmanlıca) muttali
- sophisticated
- (Ticaret) ileri teknolojiye dayalı
- sophisticated
- entelektüel
- sophisticated
- çok bilmiş
Ton son derece çok bilmiş.
- Tom is extremely sophisticated.
- sophisticated
- (Ticaret) incelmiş
- sophisticated
- ileri (teknoloji)
- sophisticated
- ince
- sophisticated
- (Ticaret) ileri derecede geliştirilmiş
- sophistication
- kurnazlık
- sophistication
- {i} çok yönlülük
- sophistication
- sunilik
- sophistication
- {i} kapsamlılık
- sophistication
- (Tıp) sofistikasyon
- sophisticated
- komplike
- sophisticated
- bilgiç
- sophisticated
- karmaşık
Modern finans giderek karmaşık ve sofistike hale geliyor.
- Modern finance is becoming increasingly complicated and sophisticated.
Sanırım bu ondan biraz daha karmaşık.
- I think it's a little more sophisticated than that.
- sophisticated
- pişkin
- sophisticated
- gelişmiş
Bu, piyasada en gelişmiş model.
- It's the most sophisticated model on the market.
Ona ihtiyacımız olduğunu düşünüyorsan biraz daha gelişmiş bir donanım getirebilirim.
- I can bring in some more sophisticated equipment if you think we need it.
- sophisticated
- kültürlü
- sophisticated
- görmüş geçirmiş
- sophistication
- kültürlülük
- sophistication
- çokbilmişlik
- sophistication
- bilmişlik
- sophisticated
- kaşarlanmış
- sophisticated
- donanımlı
- sophisticated
- sofistik
- sophisticates
- sofistike
- sophistication
- dünya/hayat hakkında çok şey bilme
- sophistication
- ince zevk
- sophistication
- sofistikelik
- adulterated
- (sıfat) karışık
- sophisticated
- {s} çokbilmiş
- sophisticated
- {s} düşünceli
- sophisticated
- {s} dünya/hayat hakkında çok şey bilen (kimse)
- sophisticated
- karıştır/pişir
- sophisticated
- (sıfat) sofistike, bilgili, içerikli, bilge, entellektüel, kültürlü, tecrübeli, çok yönlü, gelişmiş, ileri, komplike, kaşarlanmış, pişkin, çokbilmiş, yapmacık, düşünceli
- sophisticated
- {s} ileri
- sophisticated
- {s} tecrübeli
- sophisticated
- karmaşık/pişkin
- sophisticated
- {s} içerikli
- sophisticated
- {s} yapmacık
- sophistication
- (Tıp) Yemeğe veya ilaca hile katma
- sophistication
- {i} kaşarlık
- sophistication
- {i} yapmacıklık
- sophistication
- {i} entellektüellik
- sophistication
- karmaşıklık/pişkinlik
- sophistication
- {i} ilerilik
- sophistication
- {i} pişkinlik
- sophistication
- {i} ince davranış
- sophistication
- {i} düşüncelilik