En erken cevabınız için teşekkürler!
- Thanks for your soonest answer!
O birazdan burada olacak.
- He will be here soon.
Sakıncası yoksa birazdan buraya gelin.
- Please come here soon if you don't mind.
Kek kısa süre içinde yapılmalı.
- The cake should be done soon.
Kısa süre içinde ona söylesen iyi olur.
- You'd better tell them soon.
Yolu bilmediklerinden, çok geçmeden kayboldular.
- As they didn't know the way, they soon got lost.
Tom çok geçmeden bir iş bulacak.
- Tom will find a job soon enough.
Babam yakında kırk yaşında olacak.
- My father will be forty soon.
Babam yakında kırk yaşında olacak.
- My father will soon be forty years old.
Niçin bana onun burada olduğunu söylemedin? Olabildiğince erkenden bilmem gerekiyordu.
- Why didn't you tell me he was here? I had to know as soon as possible!
Ses biraz sonra kayboldu.
- Soon the sound died away.
Biraz sonra, Tom, Mary adındaki genç bir kadınla tanıştı. Onlar aile kurmaya karar verdiler ve evlendiler.
- Soon after, Tom met a young woman named Mary. They married and decided to start a family.
O, üniversiteden mezun olduktan hemen sonra evlendi.
- She got married soon after her graduation from the college.
Okulun yakıldığına dair haberler şehirde hemen yayıldı.
- The news that the school had been burned down soon spread though the town.
Ne kadar erken başlarsak, o kadar erken bitiririz.
- The sooner we start, the sooner we'll finish.
Üzgünüm sana daha erken yazamadım.
- I'm sorry I couldn't write to you sooner.
Gökyüzünün harika rengi az sonra yok oldu.
- The beautiful color of the sky soon faded away.
Az sonra çay hazırdı.
- Soon, the tea was ready.
Yakın zamanda eve gitmeyi planlıyor musun?
- Do you plan on going home anytime soon?
Yakın zamanda Boston'a geri gidecek misin?
- Are you going back to Boston anytime soon?
Çabuk öğrenilirse, çabuk unutulur.
- Soon learnt, soon forgotten.
Gençler, kendilerini bir şeye yaşlı insanlardan daha çabuk adapte ederler.
- Young people adapt themselves to something sooner than old people.
Ona yardım etmelisin, ve çabucak!
- You must help her, and soon!
Sana çabucak cevap vermediğim için üzgünüm.
- I'm sorry I didn't reply to you sooner.