الإنجليزية - التركية
تعريف sondergleichen في الإنجليزية التركية القاموس.
- unprecedented
- {s} (daha önce) görülmemiş, o zamana kadar karşılaşılmamış, benzeri görülmemiş
- unprecedented
- görülmemiş
Görülmemiş yollar denenmeli.
-Unprecedented ways should be tried.
Bu bütünüyle eşi benzeri görülmemiş.
-This is totally unprecedented.
- unprecedented
- {s} örneğine rastlanmamış
- unprecedented
- {s} benzeri yaşanmamış
- unparalleled
- eşsiz
- unprecedented
- bu güne kadar görülmemiş
- unprecedented
- emsalsiz
- unprecedented
- eşsiz
- unprecedented
- Eşi görülmemiş, eşi benzeri görülmemiş, örneğine rastlanmamış, benzeri yaşanmamış
- beyond compare
- mukayese kabul etmez
- beyond compare
- kıyaslanamaz
- unparalleled
- benzeri olmayan
- unparalleled
- {s} benzersiz
Genç yazar benzersiz bir başarı kazandı.
-The young writer won unparalleled success.
- unparalleled
- emsalsiz
- unprecedented
- {s} eşi görülmemiş
Bu yıl durum eşi görülmemiş.
-The situation this year is unprecedented.
المصطلحات ذات الصلة
ألمانية - الإنجليزية
تعريف sondergleichen في ألمانية الإنجليزية القاموس.
- unprecedented
- beyond equal
- without compare
- beyond compare
- unparalleled
- eine Frechheit sondergleichen
- the height of cheek