something to look at, such as a scenery

listen to the pronunciation of something to look at, such as a scenery
الإنجليزية - التركية

تعريف something to look at, such as a scenery في الإنجليزية التركية القاموس.

view
{i} manzara

Onun bir tepenin üzerinde yer alan evinin güzel bir manzarası var. - Situated on a hill, his house commands a fine view.

Oda, güzel bir göl manzarasına hakim. - The room commands a fine view of the lake.

view
kanı
view
{i} görüntü

Ben Shinkansen'den görüntülenebilir manzarayı seviyorum. - I love the scenery viewable from the Shinkansen.

Tokyo'nun gece görüntüsü muhteşemdir. - The night view of Tokyo is wonderful.

view
bakış

Bakış açınızı anlayabiliyorum. - I can understand your point of view.

Soruna farklı bir bakış açısından bakalım. - Let's look at the problem from a different point of view.

view
(Bilgisayar) görünüm menüsü
view
fikirsiz
view
yoklamak
view
maksat
view
düşünce

Ben küçük esprileri seviyorum ve senin şeyler üzerinde düşünceni ve görüşlerini oldukça kıskanıyorum. - I love our little jokes and I'm quite jealous of your thinking and views on things.

Bir avukat olma düşüncesiyle gece gündüz çalıştı. - He studied day and night with a view to becoming a lawyer.

view
görüntülemek
view
muayene etmek
view
{i} bakış: point of view bakış açısı
view
{i} görünüm, manzara: This house has a
view
{i} panaroma
view
{f} görmek

Bu cümleyi görmek için en az on sekiz yaşında olmalısın. - You must be at least eighteen to view this sentence.

view
{i} beklenti
view
{f} üzerinde düşünmek
الإنجليزية - الإنجليزية
view

My flat has a view of a junkyard.

something to look at, such as a scenery
المفضلات