something given in reply

listen to the pronunciation of something given in reply
الإنجليزية - التركية

تعريف something given in reply في الإنجليزية التركية القاموس.

reply
{i} cevap

Lütfen bana kısa sürede bir cevap yaz. - Please write me a reply soon.

Hızlı yazamadığım için mesajına hemen cevap veremiyorum. - I can't reply your message immediately, for I can't type fast.

reply
{i} yanıt

Mektubuma yanıt vermedi. - She didn't reply to my letter.

Yanıtınız için teşekkür ederim. - Thank you for your reply.

reply
(Askeri) CEVAP: Bir parolaya verilen cevap. Ayrıca bakınız: "challenge"; "countersign"; "password"
reply
{i} cevaba cevap
reply
(Askeri) parolaya verilen cevap
reply
karşılık

Marie aşırı derecede kızardı, başını indirdi ve hiç karşılık vermedi. - Marie blushed exceedingly, lowered her head, and made no reply.

reply
yanıt vermek
reply
yanıtlamak cevap vermek
reply
{f} (to) (-e) cevap/yanıt/karşılık vermek; to -i cevaplamak/yanıtlamak
reply
(Askeri) (AFTER CHALLENGING) KARŞI CEVAP (PAROLA SORULDUKTAN SONRA): Parolayı soran bir şahsın, parolayı aldıktan sonra, parola sorulan şahsa veya postaya kendisini tanıtmak için kullandığı gizli bir kelime veya özel bir ses. Ayrıca bakınız: "challenge and reply"
reply
(Bilgisayar) yanıtla

Son mektubunu yanıtlamaktan mutluyum. - I am happy to reply to your last letter.

Sonunda bu son üç hafta boyunca almış olduğum postaları yanıtlamak için zamanım var. - I finally have time to reply to the mail that I have received these past three weeks.

reply
{f} yanıt ver

Mektubuma yanıt vermedi. - She didn't reply to my letter.

Bunu okuyup anladığın zaman bana yalnızca posta yoluyla yanıt ver. - Reply me via mail only when you read and understand this.

reply
cevapla

Onun mektubunu cevaplamayı unutma. - Don't forget to reply to her letter.

O soruyu nasıl cevaplayacağımı bilmiyorum. - I don't know how to reply to that question.

reply
(fiil) cevap vermek, yanıtlamak, karşılık vermek, cevaba cevapla karşılık vermek
reply
{f} cevaba cevapla karşılık vermek
reply
{f} cevap vermek

Bugün cevap vermek zorunda değilsin. - You don't have to reply today.

O, cevap vermek için çok fazla sinirli olduğu için yere baktı. - Being too nervous to reply, he stared at the floor.

reply
mukabele etmek
reply
{f} karşılık vermek
الإنجليزية - الإنجليزية
reply
something given in reply

    الواصلة

    some·thing giv·en in re·ply

    التركية النطق

    sʌmthîng gîvın în riplay

    النطق

    /ˈsəmᴛʜəɴɢ ˈgəvən ən rēˈplī/ /ˈsʌmθɪŋ ˈɡɪvən ɪn riːˈplaɪ/
المفضلات