so... that

الإنجليزية - التركية

تعريف so... that في الإنجليزية التركية القاموس.

denli

المصطلحات ذات الصلة

so that

böylece

Vücut için uygun bir cenaze yap böylece ruh cennete ulaşabilir. - Have a proper funeral for the body so that the soul can reach to heaven.

Her şeyi son yudumuna kadar iç, böylece içinde bir şey kalmaz. - Drink everything up, so that nothing remains inside.

so that

-mesi için

so that

öyleki

so that

o kadar ki

so that

-sin diye

so that

öyle

so that

ta ki

so that

bu durum üzerine

so that

öyle ki

so that

ki

so that

Bu nedenle, bundan dolayı

so that

sin diye, ...mek için, ...mesi için, ... için

so that

öyle böyle

so that

onun için

Hasta yardım almanın ötesindeydi, onun için doktorlar daha fazlasını yapamadı. - The patient was quite beyond help, so that the doctors could do no more.

so that

diye

Ben, yarışı kazanabilirim diye sıkı eğitim yapıyorum. - I am training hard so that I may win the race.

Herkes beni duyabilsin diye yüksek sesle konuştum. - I spoke loudly so that everyone could hear me.

الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف so... that في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

المصطلحات ذات الصلة

so that

Indicates purpose; in order that

He seized his axe, which he had made very sharp, and as the leader of the wolves came on the Tin Woodman swung his arm and chopped the wolf's head from its body, so that it immediately died.

so that

With the result or aim that

so that

in order that