siperi

listen to the pronunciation of siperi
التركية - الإنجليزية
trench
To excavate an elongated and often narrow pit
A pit, usually rectangular with smooth walls and floor, excavated during an archaeological investigation
To excavate an elongated pit for protection of soldiers and or equipment, usually perpendicular to the line of sight toward the enemy
{v} to make a trench, cut, divide, part
A trench coat
A long, narrow cut in the earth; a ditch; as, a trench for draining land
{f} dig a deep ditch, fortify with trenches, entrench
set, plant, or bury in a trench; "trench the fallen soldiers"; "trench the vegetables"
The term includes the parallels and the approaches
A trench is a long narrow channel in the ground used by soldiers in order to protect themselves from the enemy. People often refer to the battle grounds of the First World War in Northern France and Belgium as the trenches. We fought with them in the trenches. trench warfare. deep sea trench oceanic trench Mariana Trench trench warfare
A long, narrow excavation dug through overburden, or blasted out of rock, to expose a vein or ore structure
dig a trench or trenches; "The National Guardsmen were sent out to trench"
To dig or cultivate very deeply, usually by digging parallel contiguous trenches in succession, filling each from the next; as, to trench a garden for certain crops
A long, narrow ditch or hole dug in the ground, especially in warfare
An alley; a narrow path or walk cut through woods, shrubbery, or the like
a ditch dug as a fortification having a parapet of the excavated earth any long ditch cut in the ground a long steep-sided depression in the ocean floor dig a trench or trenches; "The National Guardsmen were sent out to trench"
a narrow, elongate depression of the deep-sea floor, having steep sides and oriented parallel to the trend of an adjacent continent It lies between the continental margin and the abyssal plain Usually it forms the surficial trace of a subduction zone
fortify by surrounding with trenches; "He trenched his military camp"
impinge or infringe upon; "This impinges on my rights as an individual"; "This matter entrenches on other domains"
siper
shield
siper
{i} trench

Trench warfare characterized the 1914-1918 War. - Siper savaşı 1914-1918 savaşını simgeler.

siper
bulwark
siper
{i} screen
boy siperi
(Askeri) entrenchment
boy siperi
(Askeri) intrenchment
lamba siperi
lampshade
ocak siperi
fender
siper
peak
siper
(Telekom) shielding
siper
battlements
siper
face shield
siper
sheltered
siper
(Askeri) intrenchment
siper
(Askeri) parry
siper
cover
termometre siperi
(Meteoroloji) thermometer screen
siper
earthwork
siper
rampart
siper
parapet
siper
eyeshade
siper
visor
siper
guard plate
alet siperi
(Meteoroloji) instrument shelter
alev siperi
(Havacılık) glare shield
alev siperi
(Havacılık) flame arrester
ateş siperi
fire screen
atın göz siperi
blinker
dalga siperi
(güverte) washboard
elektrik siperi
electric screen
fırça siperi
brush guard
göz siperi
(at) winker
göz siperi
blinkers
göğüs siperi
breastwork
kabza siperi
hilt guard
kar siperi
snow fence
kıvılcım siperi
spark arrester
kıvılcım siperi
fire-guard
kıvılcım siperi
discharger
kıvılcım siperi
spark-arrester plate
mazgal dişi/siperi
merlon
ocak siperi
fire screen
piyade siperi
rifle pit
ray siperi
rail guard
rüzgâr siperi
windbreak
rüzgâr siperi wind belt, shelter belt
(of trees)
siper
shield, shelter; trench, foxhole; bulwark; battlements; (şapka) peak
siper
clear
siper
foxhole

The soldier took shelter in the foxhole. - Asker sipere sığındı.

siper
outwork
siper
aegis [Brit.]
siper
bill, peak, visor (of a cap)
siper
barricade
siper
splasher
siper
casemate
siper
dyke
siper
shelter

The soldier took shelter in the foxhole. - Asker sipere sığındı.

siper
sheltered, hidden, protected (place)
siper
shield; (a) shelter
siper
(Askeriye) trench, foxhole; breastwork
siper
dike
siper
egis
siper
entrenchment
siper
buckler
siper
{i} aegis
top siperi
(Askeri) barbette
top siperi
barbette den
top siperi
gun pit
toprak atış siperi
backstop
yağ siperi
oil catcher
yıldırım siperi
lightning arrester
yıldırım siperi
lightning rod
şapka siperi
visor
şapka siperi
peak
şapka siperi
shade
şapka siperi
vizor
التركية - التركية

تعريف siperi في التركية التركية القاموس.

SİPERİ SAİKA
(Hukuk) Paratoner; yıldırım çekmeye yarayan alet
yeraltı siperi
Kazamat
SİPER
(Osmanlı Dönemi) Kalelerin üstünde ok ve kurşun atmağa mahsus mazgallar yanında duracak askerlerin korunmaları için insan boyunda olan ve uzaktan diş diş görünen arkalıklı duvar parçala
SİPER
(Osmanlı Dönemi) Muharebede askerin kurşun ve gülleden korunması için toprak kazılarak açılan ve ön tarafına, çıkan topraklar yığılmak suretiyle vücuda getirilen korunma yerleri
SİPER
(Osmanlı Dönemi) Mânia. Sığınak veya set arkası, duvar altı gibi kuytu yerler
SİPER
(Osmanlı Dönemi) f. Arkasına saklanılacak şey. Koruyan
SİPER
(Osmanlı Dönemi) Okun, giderken kabzayı zedelememesi için sol elin üzerine konulan âlet
siper
Korunulacak, arkasına, altına veya içine girerek saklanılacak yer
siper
Askerlerin gidiş gelişinde veya savaşta karşı tarafa hedef olmadan ateş edebilmesi için kazılmış üstü açık hendek: "Ateş yağmuru ikinci kat siperleri geçti."- A. Gündüz
siper
Güneş ve yağmurun etkisinden korunmak amacıyla şapka ve kasket gibi şeylerin önüne yapılan çıkıntı, siperlik
siper
Yağmur, güneş ve rüzgârın etkilemediği gizli, kuytu yer, dulda: "Pencereden güneş yahut rüzgâr gelirse şu siper köşeye kaçacak."- R. H. Karay
siper
Güneş ve yağmurun etkisinden korunmak amacıyla şapka ve kasket gibi şeylerin önüne yapılan çıkıntı, siperlik: "Sabahtan beri çektiği şaraplarla epeyce başı dönen meşhur kumandan tolgasının siperini geri itti."- Ö. Seyfettin
siper
(Osmanlı Dönemi) arkasına saklanılacak şey, koruyan, mânia
siper
Korunulan yer, dulda
siper
Kuytu, korunabilen
siper
Askerlerin gidiş gelişinde veya savaşta karşı tarafa hedef olmadan ateş edebilmesi için kazılmış üstü açık hendek
siper
Yağmur, güneş ve rüzgârın etkilemediği gizli, kuytu yer, dulda
siper
Okul önlügü
yıldırım siperi
bakınız: yıldırımkıran
siperi
المفضلات