Onu yapmak için öğretmenliği sevmek zorundasın.
- You have to like teaching in order to do it.
Onları sevmekten başka çaren yok.
- You can't help but like them.
Benim görüşüm seninkine benzer.
- My opinion is similar to yours.
Modern köprüler şekil olarak benzer.
- Modern bridges are similar in shape.
Stanford Üniversitesi, Larry Page ve Sergey Brin gibi girişimcileri yetiştirdi.
- Stanford University has educated entrepreneurs like Larry Page and Sergey Brin.
Bu, peynir gibi kokuyor.
- This smells like cheese.
Anneme mutlu yıllar dilemek istiyorum.
- I'd like to wish my mom a happy birthday.
Bu sabah için özür dilemek istiyorum.
- I'd like to apologize for this morning.
Sen herhangi bir benzerlik görüyor musun?
- Do you see any similarities?
Endonezya ve Polonya bayrakları arasında benzerlikler vardır.
- There are similarities between the Indonesian and Polish flags.
Biz bir taşa çok benzeyen bir tür zehirli kurbağa inceliyoruz.
- We study a species of poisonous frog very similar to a stone.
NASA Galileo'nunkine benzeyen jeneratörler taşıyan 22 uzay uçuşunun üçünün kazayla sonuçlandığını söylüyor.
- NASA says three of 22 space missions that carried generators similar to Galileo's ended in accidents.
Biz aslında oldukça benzeriz.
- We're actually quite similar.
Biz çok benzeriz ve aynı zamanda çok farklıyız.
- We are so similar and so different at the same time.
Bütün renkleri eşit derecede severim.
- I like all the colors equally.
Gerçek aşk ebedidir, sonsuzdur ve hep kendi gibidir. Eşit ve saf, abartılı sergilemeler olmadan: özünde hep gençtir ve beyaz saçlarla görünür.
- True love is eternal, infinite, and always like itself. It is equal and pure, without violent demonstrations: it is seen with white hairs and is always young in the heart.
Ben sizi eşime tanıtmak istiyorum.
- I'd like to introduce you to my wife.
Tom Chris'e onun eşarbını sevmediğini söylediğinde, o ondan kurtuldu.
- When Tom told Chris he didn't like her scarf, she got rid of it.
Ben elma ve muz ve benzeri farklı meyveler yedim. Ayrıca iki patates yedim.
- I ate different fruits like apples and bananas and such. I also ate two potatoes.
Ben erkek kardeşime benzerim.
- I am like my brother.
O çok kötü bir filmdi, değil mi? Evet. İçimden paramı geri istemek geliyor!
- That was such a bad movie, right? Yeah. I feel like asking for my money back!
Yürüme şeklini beğeniyorum.
- I like the way you walk.
Tom, Mary'nin onun yeni şarkısını beğenip beğenmeyeceğini görmek istiyor.
- Tom wants to see if Mary likes his new song.
Bütün ömrümce buna müşabih şey görmedim.
- I haven't seen something similar my whole life.
Hepiniz aynı şekilde davranıyorsunuz.
- You all display similar behavior.
Aynı sorunlarla daha önce yüz yüze geldik.
- We've run into similar problems before.
Çoğu insan aynı hataları yapar.
- Many people make similar mistakes.
and this is not a sky, it is a Soul and living Face! Nothing liker the Temple of the Highest, bright with some real effulgence of the Highest, is seen in this world.
He is like his father.
- He is similar to his father.
... hope is that we have a similar way of making transparent what ...
... are lots of studies done on similar topics. ...