sevda

listen to the pronunciation of sevda
التركية - الإنجليزية
love
(isim) Love, passion
passion, strong wish or desire
passionate love, passion
longing
ambition
maggot
yen
sevda çekmek
to be passionately in love, suffer the pangs of passionate love
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) f. Fazla sevgi sebebiyle meydana gelen bir çeşit hastalık. Aşk
(Osmanlı Dönemi) Hırs. Tama
(Osmanlı Dönemi) Balgamdan, kandan ve safradan başka vücuddan çıkan bir nevi ifrazat
(Osmanlı Dönemi) Heves, istek. *Siyah
(Osmanlı Dönemi) Gam. Keder, Sıkıntı
Aşırı ve güçlü tutku; istek
Güçlü sevgi, aşk: "Ne şair yaş döker, ne âşık ağlar / Tarihe karıştı eski sevdalar."- F. N. Çamlıbel
Güçlü sevgi, aşk
kara sevda
Kişinin belirli bir sebep olmadan çöküntü durumuna girip çevreden gelen uyaranlara kapanması, güçlü suç ve günah duyguları içine düşmesi durumu, malihülya, melankoli
kara sevda
Umutsuz ve güçlü aşk
sevda
المفضلات