الإنجليزية - التركية
تعريف see privity, 2 في الإنجليزية التركية القاموس.
- privacy
- {i} mahremiyet
İnsanlar genellikle kendi mahremiyetleri pahasına ünlü olurlar..
-People usually become famous at the cost of their privacy.
Genel olarak muhabirler birinin mahremiyetine izinsiz girmeye çekinmezler.
-By and large, reporters don't hesitate to intrude on one's privacy.
- privacy
- {i} gizlilik
Facebook'ta mutlak gizlilik bir yanılsamadır. Gerçekte yoktur.
-Absolute privacy on Facebook is an illusion. It doesn't exist in reality.
Tom biraz gizlilik istiyor.
-Tom wants some privacy.
- privacy
- {i} kişiye özellik
- privacy
- kişisel gizlilik
- privacy
- {i} yalnızlık
- privacy
- {i} gizlilik hakkı
Biz gizlilik hakkına sahibiz.
-We have a right to privacy.
- privacy
- halvet
- privacy
- bilgi sırdaşlığı
- privacy
- (Kanun) sırrın masuniyeti
- privacy
- sır olarak
- privacy
- in absolute privacy tamamen mahrem olarak
- privacy
- {i} mahremiyet: The English value their privacy. İngilizler mahremiyetlerine çok önem verir
- privacy
- {i} dokunulmazlık
- privacy
- {i} özel yaşam
Lütfen özel yaşamıma saygı gösterin.
-Please respect my privacy.
- privacy
- kişisel dokunulmazlık
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف see privity, 2 في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- privacy