sebât

listen to the pronunciation of sebât
التركية - الإنجليزية
perseverance

I admire Tom's perseverance. - Tom'un sebatına hayranım.

{i} persistence
{i} constancy
steadiness
permanency
strenght of purpose
fastness
perseverance, persistence, constancy
resoluteness
pertinacity
stoutness
steadfastness
permanent
persevere

No matter what it is, we must persevere. - Ne olursa olsun biz sebat etmeliyiz.

fortitude
tenacity
doggedness
resolution
sturdy
insist
fixity
sebat etmek
(Hukuk) persevere
sebat eden
persevering
sebat etmek
be constant
sebat etmek
to persevere
sebat etmek
persist
sebat etmek/göstermek
to hold fast to one's purpose, show resolution; to persevere
الإنجليزية - الإنجليزية
The eleventh month of the ancient Hebrew year, approximately corresponding with February
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) Sözde durmak, ahde vefâ etmek. İman ve İslâmiyete hizmette, Allah'a ibadet ve taatta sâbit ve berkarar olmak
(Osmanlı Dönemi) Yerinden oynamamak, dayanmak. Kararlı olmak
(Osmanlı Dönemi) Bir meslekte, meşru bir kanaatte veya bir fikirde kararlı bulunmak, sağlamlık göstermek
(Hukuk) Direnme, aynı şeyde ısrar etme
Sözünden veya kararlarından dönmeme, bir işi sonuna değin sürdürme, direşme
(Osmanlı Dönemi) yerinden oynamamak, kararlı olmak
Sabır
(Osmanlı Dönemi) DEVAM
(Osmanlı Dönemi) TAVD
sebât
المفضلات