sayfalık

listen to the pronunciation of sayfalık
التركية - الإنجليزية
of (so many) pages: yüz sayfalık bir kitap a one-hundred-page book
sayfa
page

I haven't read the final page of the novel yet. - Romanın son sayfasını henüz okumadım.

Someone has ripped out the first three pages of this book. - Biri bu kitabın ilk üç sayfasını yırtmış.

sayfa
leaf

My son doesn't talk back these days; he must have turned over a new leaf. - Oğlum bugünlerde karşılık vermiyor, o yeni bir sayfa açmış olmalı.

Tom promised Mary that he'd turn over a new leaf. - Tom Mary'ye hayatında yeni bir sayfa açacağına söz verdi.

sayfa
page (of a book, newspaper, letter, etc.)
sayfa
sheet

Give me a blank sheet of paper. - Bana boş bir sayfa kağıt verin.

Take a sheet of paper and write! - Bir sayfa kağıt alın ve yazın!

sayfa
(Bilgisayar) pages

This machine can print sixty pages a minute. - Bu makine dakikada 60 sayfa basabilir.

The iPad would be a perfect solution for me if it could properly display web pages with Flash content. - IPad Flash içeriği ile web sayfalarını uygun şekilde görüntüleyebilseydi, benim için mükemmel bir çözüm olurdu.

sayfa
(Bilgisayar) page size
sayfa
(Bilgisayar) folio
sayfa
(Bilgisayar) in page
sayfa
(Bilgisayar) tall
sayfa
paginal
sayfa
subject, topic (of conversation)
tek sayfalık gazete
newssheet
التركية - التركية
Herhangi bir sayıda sayfaya sığabilen
Herhangi bir sayıda sayfası olan
Sayfa
sahife
sayfa
Üzerine yazı yazılan veya basılan bir kâğıt yaprağın iki yüzünden her biri, sahife
sayfa
Konu
sayfa
Gazete, dergi gibi yayınlarda özel bir alan için ayrılmış bölüm
sayfa
(Osmanlı Dönemi) sahîfe