التركية - التركية
تعريف salma' في التركية التركية القاموس.
- (Osmanlı Dönemi) Kesmek
- salma
- (Denizcilik) Salma, yelkenli teknelerin altında bulunan denge sağlamaya yarayan ağırlıktır. Genelde kurşundan yapılır, ağır olması gerekir çünkü yelkenlerin yarattığı kuvvete dengeleyici bir ters kuvvet üretmesi gerekir. Eğer yeteri kadar ağır olmazsa tekne sert bir rüzgârda alabora olabilir. Diğer fonksiyonu da yandan gelen rüzgârın tekneyi rüzgâr altına sürüklemesine engel olmaktır
- SALMA
- (Hukuk) Köy gelirlerinden olup ayni veya nakdi alınan gelir
- salma
- Başıboş bırakılmış hayvan
- salma
- Pirinçli bir çeşit et yemeği
- salma
- Başıboş gezen (hayvan)
- salma
- Osmanlı devletinde kol gezen kolluk eri
- salma
- Sürekli akan su
- salma
- Kuşların üretilmesine ayrılan oda
- salma
- Kimi köylü giysilerinde kolun yeninden sarkan kumaş parçası
- salma
- Pirinçle pişirilen bir tür yemek
- salma
- Sürekli akan (su)
- salma
- Salmak işi
- salma
- Bir teknenin rüzgara veya akıntıya bağlı olarak dönmesi
- salma
- Genellikle köylerde işlerin görülmesi için ihtiyar heyetinin kararıyla her evden toplanması gereken para
- salma
- Kuş üretme odası
- salma
- Yelkenli teknelerin altında bulunan denge sağlamaya yarayan ağırlık
- salma
- Köy ihtiyar heyetinin kararıyla, köy işlerinin görülmesi için köylüden alınan para
- salma
- Bazı elbiselerinin kolunun yeninden sarkan uzun kumaş parçası
- salma
- Kuş beslenip üretilen özel yer
- salma
- Bazı köylü giysilerinde kolun yeninden sarkan kumaş parçası
- salma
- Köylerde halktan toplanacak para tutarını sağlamak için herkese biçilen pay
- salma tomruk
- Salma erlerin gece yakaladıkları suçluları kapadıkları yer
المصطلحات ذات الصلة
الإيطالي - الإنجليزية
تعريف salma' في الإيطالي الإنجليزية القاموس.
- salma
- body, corpse
المصطلحات ذات الصلة
التركية - الإنجليزية
تعريف salma' في التركية الإنجليزية القاموس.
- salma
- (Denizcilik) Fin keel
- salma
- hist. a policeman
- salma
- sending, dispatching
- salma
- head tax (levied in a village)
- salma
- (animal) which has been let out to graze
- salma
- release, setting (someone, something) free
- salma
- aviary; cote, loft
- salma
- turning (an animal) out to graze
- salma
- prov. a sleeve
- salma
- (water) that is not dammed up or stagnant, continuously running (water)
- salma
- putting out (roots, shoots)
- salma
- release, releasing; sending
- salma gezmek
- to wander around idly
- salma omurga
- fin
- salma omurga
- (gemi) centerboard
- salma omurga
- centreboard [Brit.]
- salma sulama
- flooding method
- boru salma
- (Tıp) tubage
- korku salma
- terror
- fare salma
- mousing
- hesaplanan havadan salma noktası; muhtemel durum alternatif yol planı
- (Askeri) computed air release point; contingency alternate route plan
- tava salma sulaması
- (Tarım) check flooding