sığmamak

listen to the pronunciation of sığmamak
التركية - الإنجليزية
(neg. form of sığmak ) not to go in
outgrow
{f} overgrow
not to go in
sığ
shallow

Tom went splashing through the shallows. - Tom sığ yerlerde su sıçratmaya gitti.

After killing Tom, Mary buried him in a shallow grave. - Tom'u öldürdükten sonra, Mary onu sığ bir mezara gömdü.

sığ
superficial

You're just so superficial and shallow. - Sen sadece çok yüzeysel ve sığsın.

Sığ
ity
akla sığmamak
to be unbelievable
büyüyüp sığmamak
grow away from
büyüyüp sığmamak
grow out of
ele avuca sığmamak
run riot
havsalasına sığmamak
1. to be beyond one's ken, not to be able to understand. 2. not to believe that (something) is possible, to be hard (for someone) to believe. 3. to find (something) unacceptable
içi içine sığmamak
be unable to contain oneself for
içi içine sığmamak
to be unable to contain oneself
içi içine sığmamak
brim over
içine sığmamak
have outgrown smth
kabına sığmamak
to be very excited
kafasına sığmamak
not to be able to comprehend
mezhepine sığmamak
(for something) to be completely against one's principles; to be completely foreign to one's understanding
sığ
fordable
sığ
shoaly
sığmama
overflow
التركية - التركية

تعريف sığmamak في التركية التركية القاموس.

KABINA SIĞMAMAK
(Osmanlı Dönemi) Şişmanlamak
KABINA SIĞMAMAK
(Osmanlı Dönemi) t. Sabırsızlık, acelecilik
sığ
Derinliği az
sığ
Derinliği az, dibi yüzeyine yakın olan (göl, deniz, akarsu vb.): "Mercan adaları sığ bir kayalığın etrafını alırlar."- S. F. Abasıyanık
sığ
Derinliği az, dibi yüzeyine yakın olan
sığ
Dibi yüzeyinden veya ağzından yakın olan
sığ
Ayrıntıya inmeyen, yeterli olmayan, yüzeyde kalan
sığmamak
المفضلات