sığdır

listen to the pronunciation of sığdır
التركية - الإنجليزية
(Bilgisayar) fit

Tom was able to fit everything he owned into one suitcase. - Tom'un bir bavul içine sahip olduğu her şeyi sığdırması mümkün oldu.

I bought a green couch yesterday, but I couldn't fit it through the door, so I had to return it. - Dün yeşil bir kanepe aldım, ama kapıdan sığdıramadım, bu yüzden geri iade etmek zorunda kaldım.

(Bilgisayar) fit to
sığ
shallow

The river was shallow at that point. - Nehir o noktada sığdı.

He leaped over the shallow ditch. - Sığ hendek üzerinden atladı.

sığ
superficial

You're just so superficial and shallow. - Sen sadece çok yüzeysel ve sığsın.

Sığ
ity
metni otomatik sığdır
(Bilgisayar) autofit text
metni sığdır
(Bilgisayar) fit text
sığ
fordable
sığ
shoaly
التركية - التركية

تعريف sığdır في التركية التركية القاموس.

sığ
Derinliği az
sığ
Derinliği az, dibi yüzeyine yakın olan (göl, deniz, akarsu vb.): "Mercan adaları sığ bir kayalığın etrafını alırlar."- S. F. Abasıyanık
sığ
Derinliği az, dibi yüzeyine yakın olan
sığ
Dibi yüzeyinden veya ağzından yakın olan
sığ
Ayrıntıya inmeyen, yeterli olmayan, yüzeyde kalan
sığdır
المفضلات